Abstract:
ABSTRACT
This thesis aims to analyse Emma Donoghue’s Room and Ö. Zülfü Livaneli’s Bliss from the point of trauma theory. The novels portray raped victims and rape-induced trauma that controls the lives of the victims for a long time. Literary trauma theory presents an alternative understanding of traumatized victims and regards their distress, silence, and resilience as a manifestation of their traumatic state of mind. Feminist criticism of trauma theory redefines the trauma to include everyday atrocities like rape and regards the social context in the analysis of traumatized rape victims. Both novels analysed in this thesis portray different aspects of trauma theory. Room by Emma Donoghue presents a traumatic representation of rape trauma and traumatic motherhood while Bliss by Ö. Zülfü Livaneli portrays a realistic representation of rape trauma and a criticism of patriarchal society. A comparative approach to the novels indicates the main individual and cultural similarities and differences in trauma representation. The result of this thesis is that representation of rape trauma in fictional works from different cultural backgrounds illustrate the underlying causes of rape and possible outcomes of rape trauma by putting the reader either in a victimized or in a participating role.
ÖZ
Bu tezin amacı Emma Donoghue tarafından yazılan Room (Oda) ve Ö. Zülfü Livaneli tarafından yazılan Bliss (Mutluluk) adlı eserleri travma teorisine göre incelemektir. Her iki roman da tecavüz kurbanı olup sonrasında uzun bir süre tecavüz travması yaşayan karakterlere yer vermektedir. Edebiyatta travma teorisi travma kurbanlarının sergiledikleri stres bozukluğu, sessiz kalma ve dirayet gösterme gibi semptomların travma sonrası stres bozukluğu ile bağlantısını anlama konusunda alternatif bir yaklaşım sunmaktadır. Travma teorisine feminist yaklaşım ise travma kavramını yeniden tanımlayarak tecavüz gibi bazı toplumlarda sık karşılaşılan fakat normalleştirilen sıradan travmaların tanıma dahil edilmesine olanak sağlamıştır. Bu sayede toplumsal yapının da travma teorisinde önemli bir yeri olduğu ortaya konulmuştur. Bu tezde incelenen iki roman travma teorisinin farklı taraflarına odaklanmaktadır. Emma Donoghue’nin Room adlı romanı tecavüz travmasının travmatik bir aktarımına ve ayrıca travmatik annelik kavramına odaklanırken Türk yazar Ö. Zülfü Livaneli’nin Mutluluk adlı romanı tecavüz travmasının gerçekçi bir aktarımına odaklanarak ataerkil toplumun tecavüz ve tecavüz travması noktasında temel sebep olabileceğinin altını çizmektedir. Bu romanların karşılaştırmalı analizi travmanın edebi eserlerde aktarımının bireysel ve kültürel farklılıklara göre değişiklik gösterebileceğini vurgular. Bu tezin sonucunda ise tecavüz ve tecavüz travmasının sebepleri ve olası sonuçları hakkında hem bireysel hem de toplumsal etkenlerin etkili olduğu ve travmanın edebi eserlerde aktarımında bu etkenlerin yazarın bakış açısını etkilediği anlaşılmaktadır.