Abstract:
ABSTRACT
Women’s oppression is a global problem not restricted to a certain country. Female writers, like many activists, have been constantly working to achieve gender equality through their writings by creating a number of heroines whose struggles in patriarchal societies symbolize their subjugation. Among these authors are Jean Rhys and Nawal El Saadawi whose works and heroines might be comparable despite coming from two different countries with different rules and traditions. This study analyzes Rhys’s Voyage in the Dark (1934) and Wide Sargasso Sea (1966), along with El Saadawi’s Woman at Point Zero (1975) and The Fall of the Imam (1987) in the light of feminist theories of bell hooks and Karen Horney. bell hooks’s perspectives demonstrate that sexism is the most leading type of suppression, and the aim of such writers as Rhys and El Saadawi have been to eradicate sexist oppression by portraying some of the most severe challenges undergone by women. Horney’s theories of basic anxiety and self-actualization also reveal that constructing a free and independent identity is problematic, if not impossible, for the heroines of these works. Likewise, differences between men and women are not because of their biology but due to the society and culture in which they live.
ÖZ
Kadınların ezilmesi belli bir ülkeyle sınırlı olmayan küresel bir sorundur. Kadın yazarlar, pek çok aktivist gibi, ataerkil toplumlardaki mücadeleleri boyun eğdirilmelerini simgeleyen bir dizi kadın kahraman yaratarak, yazıları aracılığıyla sürekli olarak cinsiyet eşitliğini sağlamaya çalışıyorlar. Bu yazarlar arasında, farklı kural ve geleneklere sahip iki farklı ülkeden gelmelerine rağmen eserleri ve kadın kahramanları karşılaştırılabilir olan Jean Rhys ve Nawal El Saadawi vardır. Bu çalışma Rhys'in Voyage in the Dark (1934) ve Wide Sargasso Sea (1966) ile El Saadawi'nin Woman at Point Zero (1975) ve The Fall of the Imam (1987) filmlerini feminist çan kancaları ve Karen Horney teorileri ışığında analiz etmektedir. Bell Hooks'un bakış açıları, cinsiyetçiliğin en önde gelen baskı türü olduğunu gösteriyor ve Rhys ve El Saadawi gibi yazarların amacı, kadınların maruz kaldığı en ciddi zorluklardan bazılarını tasvir ederek cinsiyetçi baskıyı ortadan kaldırmaktı. Horney'nin temel kaygı ve kendini gerçekleştirme teorileri, bu eserlerin kadın kahramanları için özgür ve bağımsız bir kimlik inşa etmenin imkansız değilse de sorunlu olduğunu ortaya koymaktadır. Benzer şekilde, cinsiyet farklılıkları da biyolojiden ziyade bireylerin yaşadığı çevre ve kültürden kaynaklanmaktadır.
