Karabuk University

İslam Miras Hukukunda Zevi’l-Erhâm Yoluyla Mirasçılık

Show simple item record

dc.contributor.author CANBAZ, BÜŞRA
dc.date.accessioned 2022-10-21T12:41:03Z
dc.date.available 2022-10-21T12:41:03Z
dc.date.issued 2022-08-19
dc.identifier.uri http://acikerisim.karabuk.edu.tr:8080/xmlui/handle/123456789/2282
dc.description.abstract ÖZ Bu çalışmada, İslam miras hukuku içerisinde “zevi’l-erhâm” denilen akraba grubunun mirasa hak sahibi olup olmaması noktasındaki görüşler ve bu görüşleri destekleyen deliller ele alınmıştır. Zevi’l-erhâm konusunda Kur’an-ı Kerim’de hüküm niteliğinde bir ayet yoktur. Âlimlerin çoğu, akrabanın vefat edene diğer Müslümanlardan daha yakın olduğunu vurgulayan ayetleri ve Peygamberimizin uygulamalarını da delil kabul ederek bu grubun mirasa daha layık olduğu yönünde ittifak etmişlerdir. Buradan hareketle çalışmanın birinci bölümünde, miras hukukunun tanımı, terike üzerinde hak sahibi olan varisler, miras hukukunda meseleler ve ayet ve hadislerle sabit olan ashâb-ı ferâizin hisseleri ayrıntıya girmeden öz bir şekilde anlatılmıştır. Bu hisseler, örnek problemlerle açıklanma gereği duymaksızın sadece kimlerin hangi durumda ne oranda mirastan pay alabilecekleri belirtilmek maksadıyla açıklanmıştır. İkinci bölümde ise zevi’l-erhâmın sözlük ve terim anlamından başlayarak bu mirasçıların kimler olduklarından, Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanında böyle bir gruba miras verilip verilmediğinden, bu grubun mirasçılığını kimlerin kabul edip kimlerin etmediğinden gerekçeleriyle bahsedilmiştir. Çalışmada özel olarak zevi’l-erhâm’ın mirasçılığını kabul edenlerin görüşleri ele alınmış, kabul etmeyenler azınlıkta olduğu için bu grubun uygulamaları sadece bilgi amaçlı zikredilmiştir. Ehl-i karâbe ve ehl-i rahim arasındaki miras paylaşımının daha iyi anlaşılması için çalışmanın sonuna bir tablo eklenmiştir. Değerlendirmeler sonucunda da mirası almaya en layık olan grubun ehl-i karâbe (yakın akrabalar) olduğu sonucuna ulaşılmıştır.   ABSTRACT In this study, the views on whether the distant kindred called dhaw al-arham in the Islamiclaw of inheritance has the right to inheritance, and the evidence supporting these views are discussed. In the first chapter, the definitionof inheritance law andits terminology are introduced, and then the shares of ashab al-faraid(the quota-heirs), specified in the Qur’anic verses and the hadiths, are briefly explained. These allocated shares are elucidated only in order to indicate who is eligible for a share from the inheritance in which case and in what proportion, without speaking on the sample situations. In the second part, after presenting the lexical and terminological meaning of dhaw al-arham, the following are discussed: the members of dhaw al-arham, whether such a group was entitled to inheritance during the era of the Prophet, the scholars in favor of their entitlement and those against it, the justifications of the favorable and unfavorable scholars. In the study, the opinions of the scholars in favor of their eligibility of are dealt with, and since those against their heirdom are few, they are only mentioned without detail. en_EN
dc.language.iso tr en_EN
dc.subject Miras; Ashâb-ı ferâiz; Asabe;Terike; Zevi’l-erhâm; Beytü’l-mâl en_EN
dc.subject Inheritance; Ashab al-faraid (thequota-heirs); Asabah (residuaries); Tarika, Dhaw al-arham; Bait al-mal en_EN
dc.title İslam Miras Hukukunda Zevi’l-Erhâm Yoluyla Mirasçılık en_EN
dc.title.alternative Heirdom Through Being a Member of Dhaw al-Arham in Islamıc Law of Inheritance en_EN
dc.type Thesis en_EN


Files in this item

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

Search DSpace


Advanced Search

Browse

My Account