Politics Of Women Trauma: In Helen Benedict’s Sand Queen And Gharbi Mustafa’s What Comes With Dust

Abstract

ABSTRACT Most women worldwide are exposed to sudden hysteria, anger, anxiety, and nightmares due to old traumatic events. This paper deals with an analytical study of two novels from two different civilizations; the first is Sand Queen by the American writer Helen Benedict, which represents Western civilization and thought, and the novel What Comes with Dust by the Iraqi Kurdish writer Gharbi Muhammad Mustafa, which represents Eastern thought. The two novels are analyzed through Trauma theory by Analyzing the texts and focusing on the traumatic events and the development of the traumatized characters. The focus is on the roots that contributed to the formation of the traumatic events by addressing the extremist ideologies and false traditions that came through historical accumulations to contribute to the amplification of the events that led to the occurrence of the trauma. The effects are examined by a comparison, explaining the difference between the two civilizations and the type of personalities. Trauma is the most vital common factor between them, as it gives the same results. The research concluded that the bouts of hysteria and states of anger and tension, and Significant psychological changes experienced by the characters result from the women's trauma.

ÖZ Dünya çapında çoğu kadın, eski travmatik olaylar nedeniyle ani histeri, öfke, endişe ve kabuslara maruz kalmaktadır. Bu makale, iki farklı medeniyete ait iki romanın analitik bir incelemesini ele almaktadır; ilki, Batı medeniyetini ve düşüncesini temsil eden Amerikalı yazar Helen Benedict'in Sand Queen'i ve Doğu düşüncesini temsil eden Iraklı Kürt yazar Gharbi Muhammed Mustafa'nın What Comes with Dust adlı romanıdır. İki roman, metinleri çözümleyerek ve travmatik olaylara ve travmatize olmuş karakterlerin gelişimine odaklanarak Travma teorisi aracılığıyla analiz edilir. Travmanın oluşmasına yol açan olayların büyütülmesine katkıda bulunmak için tarihsel birikimlerden gelen aşırılık yanlısı ideolojiler ve yanlış gelenekler ele alınarak, travmatik olayların oluşumuna katkıda bulunan kökler üzerinde durulmaktadır. Etkiler, iki medeniyet arasındaki farkı ve kişilik tipini açıklayan bir karşılaştırma ile incelenir. Travma aynı sonuçları verdiği için aralarındaki en hayati ortak faktördür. Araştırma, karakterlerin yaşadığı histeri nöbetleri, öfke ve gerginlik hallerinin ve önemli psikolojik değişimlerin kadınların travmasından kaynaklandığı sonucuna varmıştır.