Âşik gufrânî’nin cihâd-i ekber destani’nin tahlili
Küçük Resim Yok
Tarih
2015
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Halk şairleri asırlar boyunca toplumlarının gözü, kulağı ve dili olmuşlar, ortaya koydukları ürünlerle kendi duygu ve düşüncelerinin yanı sıra içinde bulundukları toplumun zevklerini, beğenilerini, arzu ve isteklerini, tepkilerini, acılarını, sevinçlerini, hüzünlerini, hayata bakışlarını, dünya görüşlerini yansıtmışlardır. Aynı zamanda onlar, en önemli ürünleri olan türkü ve destanlarda, toplum üzerinde büyük tesirler yapmış önemli olayları işleyerek toplumun hissiyatını, bu olaylar karşısındaki tavrını, tepkisini dile getirmişlerdir. Bu yönleriyle de toplum içerisinde bir \"sözel tarihçi\" vazifesi üstlenmişlerdir. İslamiyet'ten önce ozan adı verilen ve toplum içerisinde önemli bir mevkiye sahip olan bu halk şair ve musikişinasları, toplumun önemli günlerinde, sığır, şölen ve yuğ adı verilen törenlerde, savaşlardan önce askeri cesaretlendirmek, savaşlardan sonra da kazanılan zaferi/zaferleri ya da kaybedilen mücadeleleri anlatan, savaşın çeşitli safhalarını tasvir eden, bu savaşlarda öne çıkan veya ölen kahramanları metheden şiirler söylemişlerdir. Ozanların bu vazifeleri İslamiyet'ten sonra da devam etmiş, bu saz şairleri kahvehane, meyhane, bozahane, kervansaray, tekke gibi umumî ortamların yanı sıra yeniçeri ve sipahi ocaklarında, leventler arasında ve sınır kalelerinde de bulunmuşlardır. Ordu içerisinde bulunan bu saz şairleri bizzat orduyla çeşitli seferlere, savaşlara da katılarak bu savaşların, kazanılan zafer ve mağlubiyetlerin canlı şahitleri, bunlarla alakalı olarak ortaya koydukları türkü ve destanlar da bu olayların birer canlı vesikası olmuştur. Asıl adı Durmuş Ali olan Âşık Gufranî, 1280/1863-1864 yılında Karaman'ın Başkışla köyünde doğmuştur. Karaman'da Koçakdedeler diye bilinen bir aileye mensuptur. Pirlerin elinden bade içerek on beş yaşından itibaren saz çalmaya ve şiir söylemeye başlayan şairin hem hece hem de aruz vezniyle şiirleri mevcuttur. Şairin elde olan az sayıdaki şiirleri arasında destanların yoğunluğu dikkat çekmektedir. Bu da onun daha çok bir destan şairi olduğunu göstermektedir. Kaynakların verdiği bilgilerden hareketle şairin destan söyleyerek ve bastırdığı destanları satarak geçimini sağladığı ve hayatının son dönemlerinde saz çalmayı bıraktığı, destanlarını sazsız söylediği anlaşılmaktadır. Dünyanın şahit olduğu en büyük savaşlardan biri olan I. Dünya Savaşı yıllarında hayatta olan Âşık Gufranî, âşıklık geleneğinin bir mensubu olarak bu savaşla ilgili duyduklarını, gördüklerini, hissettiklerini destanlaştırarak hem çevresindekileri yaşananlardan haberdar etmek hem duygularını dile getirmek hem de millî, manevî değerleri okşayarak halkı ve askerleri yüreklendirmek istemiştir. Çalışmada destan metni Lucien Goldmann tarafından geliştirilen ve romanlara uygulanan \"Oluşumsal Yapısalcı Metot\"a göre incelenmeye çalışılmıştır. Yazınsal bir yapıtı toplum bilim verileriyle açıklama yöntemini benimsemiş olan bu metoda göre yazınsal yaratılar belirli bir grubun kolektif düşüncesinin bireysel bilinç aracılığıyla ifadesidir. Bu metot, kolektif bilincin bireysel bilinç aracılığıyla dile getirildiği edebî ürünlere anlamlı bir cevap verme ve buradan hareketle de eylemin öznesi ile öznenin içinde bulunduğu çevre arasında bir denge kurma tezinden yola çıkmıştır. Goldmann'ın yöntemine göre eserler anlama ve açıklama olmak üzere iki aşamada incelenmektedir. Bu iki aşama ile metni hem iç hem de dış özellikleriyle bir bütün içinde incelemek ve anlamlandırmak amaçlanmaktadır. Böylece edebî eseri oluşturan parçalar tek tek ele alınmakta, birbirleriyle olan ilişkileri gözler önüne serilmektedir. Destan üzerine yapılan bu incelemenin anlama aşamasında destanın şekil hususiyetleri ve üst anlam tabakası hakkında bilgi verilmiş; açıklama aşamasında ise metinde yer alan somut verilerden hareket edilerek metin tahlil edilmiş ve derin anlamına (alt anlam tabakasına) ulaşılmaya çalışılmıştır. Gufrânî'nin \"-an yörüdü\" ayaklı Cihâd-ı Ekber Destanı, kırk üç dörtlükten oluşmaktadır. Destanın geneli on birli hece ölçüsüyle söylenmekle beraber yer yer vezin aksaklıklarına rastlanmakta ve bazı mısraların hece sayılarının dokuz, on ve on iki olduğu görülmektedir. Vezin bozukluğunun olduğu bu dörtlükler bir kenara bırakılacak olursa destanın on iki dörtlüğünde 6+5, bir dörtlüğünde 4+4+3 durağı, diğer dörtlüklerinde ise 6+5 ve 4+4+3 durakları bir arada kullanılmıştır. Metnin ilk dörtlüğü abab, ikinci dörtlüğü cbdb şeklinde kafiyelenmiş daha sonraki dörtlüklerin kafiyelenişi ise eeeb, fffb... şeklinde devam etmiştir. Dörtlüklerde yarım, tam ve zengin kafiyelere yer verilmekle beraber yoğun olarak tam kafiyeler kullanılmış, yarım ve tam kafiyeler rediflerle desteklenmiştir. Destan metni dokuz ana bölüme ayrılarak incelenmiştir. Birinci bölüm, Cihad-ı ekberin ilan edildiğini belirten ilk iki dörtlüktür. İkinci bölüm üçüncü ve on ikinci dörtlükler arasını kapsamaktadır. Bu bölümde İtilaf Devletleri'nin (İngiltere, Fransa ve Rusya) savaş başlamadan evvel birbirleriyle yaptıkları antlaşmalar ve Osmanlı'nın savaşa girişi ile Birinci Dünya Savaşı'nın çeşitli cephelerinde yaşananlar anlatılır. On üçüncü ve on dördüncü dörtlükler destanın üçüncü bölümüdür. Bu bölümde Osmanlı Devleti ve ordusu övülür. Dördüncü bölüm, on beşinci ve yirmi ikinci dörtlükler arasıdır. Bu bölümde yedi düvele karşı mücadele veren Osmanlı Devleti'ni bu zor ve buhranlı dönemde yalnız bırakmamak için bütün İslam âleminin maddi ve manevî gücüyle onun yardımına koştuğundan bahsedilir. Yirmi üçüncü ve yirmi altıncı dörtlükler arası ise beşinci bölümdür. Bu bölümde 1333/1917 senesinin savaşın en şiddetli dönemi olduğundan bahsedilir. Bu savaş, bir ölüm kalım mücadelesi olarak değerlendirilerek Osmanlı neferinin ölümden korkmadığı vurgulanır. Sultan Reşat Han Hazretlerine dua edilerek bu zaferin ona nasip olacağı ifade edilir. Altıncı bölüm, yirmi yedinci ve yirmi dokuzuncu dörtlükler arasıdır. Bu bölümde İtilaf Devletleri ile Osmanlı'nın içinde yer aldığı İttifak Devletleri'nin asker gücü karşılaştırılır ve Osmanlı Devleti'nin gücünün h
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Kaynak
Turkish Studies (Elektronik)
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Cilt
10
Sayı
4