Karayazı, Nurgül2024-09-292024-09-2920211302-4787https://search.trdizin.gov.tr/tr/yayin/detay/530068https://hdl.handle.net/20.500.14619/11475İslâm kültüründe Hakk’ın Habîb’ine gösterilen hürmet ve ikrâr edilen muhabbet, Yaradana duyulan aşkın nişânesi kabul edilmiştir. Bu düsturla Hz. Peygamber’in şahsı, hayatı, peygamberliği, mucizeleri kısacası varlığı, varlığındaki Muhammedî hakîkat sırrı edebiyatımızda konu edilmiş; gazel, kaside, mesnevi gibi \rfarklı nazım şekilleri ile meydana getirilen na’t, hilye, mevlid, kırk hadis gibi çeşitli nazım türlerinde eserler kaleme alınmıştır. Bu edebî türlerden biri de manzum ve mensur şekilde kaleme alınan mi’râciyyelerdir. Akıl ile açıklanması zor \rbir hâdise olan miraç, şâirlerin hayâl dünyasının derinliği nispetinde edebî bir \rüslup içerisinde anlatılmaya çalışılmıştır. Çalışmamızda miraç ve isrâ kelimelerinin ıstılâh anlamlarına, söz konusu hâdiseye kadim ve tasavvufî gelenekteki bakışa, Nizâmî’nin miraç hâdisesine verdiği öneme atıfta bulunup şâirin en beğenilen mesnevisi Leylâ vü Mecnûn’da konuyu ele alışına dikkat çekmeyi amaçladık. \rSöz konusu mesnevideki miraç bölümünü, Nizâmî özelinde değil de Türk edebiyatında en başarılı Leylâ ve Mecnûn mesnevisi kabul edilen, kaleme alınışında \rNizâmî’nin tesiri bilinen Fuzûlî’nin mesnevisindeki miraç bölümü ile mukayese \rederek değerlendirmeye çalıştık. Bununla da iki şâir özelinde yapılan mukayese \rçalışmalarına katkıda bulunmayı istedik.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessNizâmî ve fuzûlî’nin “leylâ ve mecnûn” mesnevisinde miraç hâdisesiArticle282462535300682