Imamoglu, İbrahim Hakki2024-09-292024-09-292021https://search.trdizin.gov.tr/tr/yayin/detay/449730https://hdl.handle.net/20.500.14619/1157511 Eylül 2001 sonrasında literal bir olgunluğa ulaşan ve Batı’nın kendi değerlerdünyasında ürettiği bir korku olan İslamofobi, Müslümanlara yapılan tüm fiili,psikolojik baskı ve entelektüel bariyer oluşturma çabası olarak tanımlanabilir.Zaman içerisinde yapılan AB topluluğundaki alan araştırmaları bu problemingüncel olarak devam ettiğini ortaya koymaktadır. Müslümanlar Batı içinbüyüyen yeşil bir korkudur. Mevcut korkunun hem tarihi hem de zihniboyutları vardır. Esasen kavram eski korkuların yeni ifadesidir. Hıristiyan Batıiçin öteki olan Müslümanlarla ilişkilerde, sonucu başarısızlık olan Endülüstecrübesi, Batı’nın zimmî Müslümanlarla ilk imtihanıdır. Haçlıpropagandalarının Batı zihin dünyasında oluşturduğu olumsuz Müslümanalgısı, kendi topraklarında azınlık konumundaki Müslümanlara gösterilenİslamofobik tavırların tarihi arka planını teşkil eder. İslamofobinin başlangıçtadeğilse de devam eden süreçte Müslümanlarla ilgili bir korkuya dönüştüğüaşikardır. Zikrettiğim korkular ve İslam’ın tarihsel birikimin redd-i mirastabulunulması Müslümanları -modern dönem sosyo-teolojisinde- şahinleşmeyeitmiştir. Batı tipi korkuları tetikleyen ve bir fobyaya dönüştüren sâikler arasındaMüslümanların epistemik yetersizliği ve sosyolojik tepkiselliğini göz ardıetmemek gerekir. Bu yetersizliklerin tebarüz ettiği alanlardan birisi kıtalayetleridir. Kıtal ayetlerinin yorumlanmasında, modernleşme sonrası, Kur’ân’lasığ anlam ilişkisi kuran muhatabın yetersizliği ve kadim bilgi geleneğindeişletilen nesih nazariyesi iki problematik alandır. Başka bir ifadeyle Selefilik vefarklı bağlamlardaki Mekki İ’râz ayetleriyle Medenî Kıtâl ayetlerinin bir arayagetirilerek -belki- diplomasiye karşılık gelebilecek ayetlerin nesh edildiğini iddiaetmek İslamofobinin temel sebepleri olarak kabul edilebilir. Oysa büyükçoğunluğu Mekki olan ayetler ahlakî bir tutum iken, Kıtal ayetlerinin konusuolan savaşın devletin karar mekanizması içinde yer alan olağanüstü bir tarafıvardır. Buna rağmen kadim dönemde ulemanın böyle bir eşleşmeye gitmesi ilmideğil sosyo-politik bir durumdur. Çünkü nesih nazariyesi kadim kültürde atakdurumdaki İslam’la örtüşen bir nazariyedir. Bugün İslam savunmadurumundadır.İslam medeniyeti “ötekiyle” bir arada yaşama kültürünü ürettiği zengin tarihibir tecrübeye sahiptir. Gerek kurucu dönemden tevarüs eden birçok hadis(e)lerve kurucu metin, gerekse sonraki dönem yaşanan barış ortamı tesisi, savaşınelzem durumlarda bir enstrüman olarak kullanılması “ötekiyle” olanmünasebette siyasi, kültürel, toplumsal bir hafızanın oluşmasını sağlamıştır.İslamın tarihsel birarada yaşama tecrübesi, tefsir geleneğinde kıtal ayetlerininyorumu “güvercin” kanadını teşkil etmektedir. Buna göre kadim kültürünparadigmasını doğru çözümleyip bugün için yeni bir dil inşa etmek elzemgörünmektedir.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessİslamofobya bağlamında kıtal ayetlerinin “şahin” ve “güvercin” yorumlarıArticle25633254244973010