Karabük Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@Karabük, Karabük Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

Güncel Gönderiler
Tersakan çayı havzası’nda arazi kullanımı ve planlamaya yönelik karar geliştirme
(Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Erdönmez, Neslihan; Özçağlar, Ali
Bu çalışmada Tersakan Çayı Havzası’nın sahip olduğu doğal ve beşerî kaynaklar belirlenerek planlama ve karar geliştirme aşamasında değerlendirilecek veriler oluşturulmuştur. Çalışma alanının hidrografik havza olması nedeniyle morfometrik özelliklerin başlıcaları incelenmiş, bu özellikler arazi kullanımına etkisi bakımından erozyon, sel ve taşkın riskine etkisi ölçüsünde yorumlanmıştır.
Orta Karadeniz Bölgesinde Canik Dağı’nın güneyindeki depresyon sahasında yer alan Tersakan Çayı Havzası bir hidrografik havza olmasının yanında jeolojik ve jeomorfolojik havza özelliklerini de taşımaktadır. Kuzeyden güneye gidildikçe iklim karasallaşmakta, batıdan doğuya doğru gidildiğinde ise Akdeniz iklim özellikleri görülmektedir ki bu durum doğal bitki örtüsünü ve bitki çeşitliliğini etkilemektedir. Havza tabanında yer alan Kuaterner alüvyonları, aynı zamanda sulu tarım yapılan verimli tarım alanlarına karşılık gelmektedir. Ekonomik faaliyetler ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılık ile bu iki sektörden hammadde temin eden sanayi kuruluşlarından oluşmaktadır. Havza maden bakımından zengin değildir. Ulaşım olanakları açısından elverişli konumda yer alan havzada karayolu ve demiryolu ulaşımına ek olarak hava limanı bulunmaktadır, Samsun limanı ise oldukça yakındır. Önemli karayollarının kavşak noktası olan şehirlerde nüfusun yoğunlaştığı görülmektedir.
Doğal sınırlar ile idarî sınırların farklı ölçütlere göre oluşması / oluşturulması ve birbirine uyumlu olmaması, ayrıca illerin farklı statülere sahip olması çalışmalarda çeşitli sorunlara neden olmaktadır.
In this study, the natural and human resources of the Tersakan Stream Basin were determined and data to be evaluated during the planning and decision development stages were created. Since the study area is a hydrographic basin, the main morphometric features were examined and these features were interpreted in terms of their impact on land use and their impact on erosion, flood and flood risk.
Tersakan Stream Basin, located in the depression area to the south of Canik Mountain in the Central Black Sea Region, is a hydrographic basin as well as having geological and geomorphological basin characteristics. As you move from north to south, the climate becomes continental, and as you move from west to east, Mediterranean climate characteristics are observed, which affects the natural vegetation and plant diversity. Quaternary alluviums located on the basin floor also correspond to productive agricultural areas where irrigated agriculture is practiced. Economic activities mainly consist of agriculture and animal husbandry and industrial establishments that provide raw materials from these two sectors. The basin is not rich in minerals. The basin, which is conveniently located in terms of transportation facilities, has an airport in addition to road and railway transportation, and Samsun port is very close. It is seen that the population is concentrated in cities that are at the intersection of important highways.
The fact that natural borders and administrative borders are formed according to different criteria and are not compatible with each other, as well as the fact that provinces have different statuses, cause various problems in studies.
Tersakan Stream Basin, which has development potential, will increase its value over the years with the most efficient planning and use of its existing resources. Controlling pollutants originating from agriculture, animal husbandry and industry and increasing the number of disposal centers for all kinds of waste will be beneficial in this regard. In addition to existing land use, studies on better land use will make the Tersakan Stream Basin and the activities carried out here more valuable.
Gelişme potansiyeline sahip olan Tersakan Çayı Havzası, mevcut kaynaklarının en verimli şekilde planlanması ve kullanımı ile yıllar içinde değerini artıracaktır. Tarım, hayvancılık ve sanayi kaynaklı kirleticilerin kontrol altına alınması, her türlü atık için bertaraf merkezlerinin sayıca artırılması bu konuda faydalı olacaktır. Mevcut arazi kullanımına ek olarak, daha iyi arazi kullanımın nasıl olacağına yönelik çalışmalar Tersakan Çayı Havzası’nı ve burada yürütülen faaliyetleri daha kıymetli kılacaktır.
Siber zorbalığa maruz kalan ergenlerin deneyimleri
(Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Kıncal, Nil; Kırlıoğlu, Mehmet
Bu araştırmanın amacı, siber zorbalığa maruz kalmış ergenlerin siber zorbalık deneyimini eklektik bir bakış açısıyla ele almak ve derinlemesine incelemektir. Amacı doğrultusunda nitel araştırma yöntemiyle gerçekleştirilen araştırma nitel araştırma yöntemine ait desenlerden biri olan fenomenolojik desende tasarlanmıştır. Örneklem seçiminde amaçsal örnekleme yöntemi içerisinden ölçüt örnekleme tekniği kullanılmıştır. Veri toplama yöntemi olarak yüz yüze görüşme ve veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu tercih edilmiştir. Toplam 20 lise öğrencisiyle yapılan derinlemesine görüşmelerden elde edilen veriler, Colaizzi’nin betimsel fenomenolojik analiz stratejisi ve Büyüköztürk ve diğerleri tarafından tanımlanmış içerik analizi aşamaları doğrultusunda analize tabii tutulmuştur. Benzer anlam setlerine sahip kodların bir araya getirilmesiyle 9 ana tema oluşturulmuştur.
Araştırma neticesinde siber zorbalığın olumsuz ifadeler kullanılarak tanımlandığı; olumsuz karakteristik özelliklere ve duygulara sahip bireyler olduğu belirtilen siber zorbaların kötü emelleri doğrultusunda siber zorbaca davranışlar sergilediği; siber mağduriyete bağlı olarak mağdurlarda olumsuz duyguların açığa çıktığı; siber zorbaca davranışların çoğunlukla tanınmayan veya bilinmeyen kişilerce sergilendiği; siber zorbalık öykülerinin yaygın olarak öğrenim görülmekte olunan okulun adı kullanılarak açılmış itiraf sayfalarında mağdur edilmek, sosyal medya hesabının çalınması, kişisel bilgilerin kullanılması ve yayılması ve fiziksel ortamdaki ısrarlı takibin sanal ortamda sürdürülmesi etrafında şekillendiği; siber mağduriyet durumlarında erken dönem müdahalelerinin mağduriyet süresini kısaltması açısından önemli olduğu; sözlü şiddet, okul yöneticilerinin yaklaşımı, başkalarından para talep edilmesi ve kişisel bilgilerin kullanılması davranışlarının en çok rahatsız olunan davranışlar içerisinde yer aldığı; siber zorbalığın mağdurların duygu durumu üzerinde olumsuz etkileri olduğu; siber zorbalığın mağdurların kişiliği, psikolojik sağlığı, fiziksel durumu, okul yaşamı, akademik başarısı ve sosyal etkileşimleri üzerinde olumsuz etkileri olduğu; siber mağdurların çoğunun sosyal destek talebinde bulunduğu ve destekleyici yaklaşımlar dışında destekleyici olmayan yaklaşımlarla da karşılaştığı; siber zorbalığın önlenebileceğini düşünen siber mağdurların okullarda siber zorbalık uzmanı öğretmenlerin istihdam edilmesi, cezai yaptırımlar uygulanması, sosyal medya hesapları üzerinde birtakım değişiklikler yapılması ve toplumun eğitilmesi yollarıyla siber zorbalığın önlenebileceğini düşündüğü bulgularına ulaşılmıştır. Nihayetinde siber zorbalığın bir mağduriyet yarattığı ve mağdurların yaşamında çeşitli tahribatlara sebep olduğu anlaşılmış olup siber zorbalığın önlenmesi ve siber zorbalıkla mücadele edilmesi yolunda hâkim paradigma üzerinde değişim ile dönüşüm gerçekleştirilmesinin gerekli olduğu düşünülerek sosyal hizmet disiplini bakış açısıyla mikro, mezzo ve makro düzeylerde yapılandırılmış önerilere yer verilmiştir.
The purpose of this study is to examine the cyberbullying experience of adolescents who have been exposed to cyberbullying from an eclectic perspective and to examine it in depth. The research, which was carried out a qualitative research method in line with its purpose, was designed in the phenomenological design, one of the qualitative research methods. Criterion sampling techniques along with purposive sampling methods were used in the sample selection. Face-to-face interviews were used as data the collection method and semi-structured interview form was preferred as the data collection tool. The data obtained from in-depth interviews with a total of 20 high school students were analyzed in line with Colaizzi's descriptive phenomenological analysis strategy and the content analysis stages defined by Büyüköztürk et al. nine main themes were formed by combining codes with similar meaning sets.
As a result of the research, cyberbullying is defined using negative expressions; cyberbullies, who are stated to be individuals with negative characteristics and emotions, exhibit cyberbullying behaviors in line with their evil intentions; negative emotions are revealed in victims due to cyber victimization; cyberbullying behaviors are mainly exhibited by unknown or unknown people; cyberbullying stories are commonly shaped around being victimized on confession pages opened using the name of the school of study, theft of social media account, use and dissemination of personal information, and persistent stalking in the virtual environment; early interventions cyber victimization situations are essential in terms of shortening the duration of victimization; verbal violence, the approach of school administrators, demanding money from others and using personal information are among the most disturbing behaviors; cyberbullying has adverse effects on the emotional state of the victims; cyberbullying has adverse effects on victims' personality, psychological health, physical condition, school life, academic achievement and social interactions; most of the cyber victims demanded social support and encountered non-supportive approaches in addition to supportive approaches; cyber victims who think that cyberbullying can be prevented think that cyberbullying can be prevented by employing cyberbullying expert teachers in schools, imposing criminal sanctions, making some changes on social media accounts and educating the society. Finally, it has been understood that cyberbullying creates victimization and causes various damages in the lives of the victims, and it is thought that it is necessary to change and transform the dominant paradigm in order to prevent and combat cyberbullying, and structured suggestions at micro, mezzo and macro levels are included from the perspective of social work discipline.
İnceburun (Sinop) ve Akkuyu (Mersin) çevresinde uydu verilerine bağlı olarak olası radyolojik kirliliğin dikey dağılışının tespiti
(Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Canbulat, Onur; Coşkun, Mücahit
Nükleer enerji üretim faaliyetlerine bağlı olarak ortaya çıkan kontaminasyonların izlenmesi ya da oluşması muhtemel dağılımların öngörülmesi zorunluluk arz etmektedir. Dağılım, aerosol formundaki uçucu radyonüklidlerin atmosferdeki hareketlerine yön veren kararlılık şartları ve gezegensel sınır tabakası özelliklerine göre şekillenir. Araştırmanın amacını Akkuyu ve ikinci nükleer santralin yapılmasının planlandığı İnceburun çevresinde, meydana gelmesi muhtemel radyolojik kirliliğin atmosferdeki dikey dağılışının belirlenmesi oluşturur. Olası kirliliğin sahalara ait tüm coğrafi parametrelerin dikkate alınarak ortaya konduğu çalışmaların sınırlı sayıda oluşu, araştırmanın gerekçesini ve önemini meydana getirir. Dağılımı şekillendirecek olan gezegensel sınır tabakası yükseltisinin ve atmosfer kararlılığının tespitinde uydu verilerinden yararlanılmış, analizler ve haritalamalar Google Earth Engine bulut işletim sistemi ve ArcMap 10.4 programı ile gerçekleştirilmiştir. Sahalarda oluşacak radyolojik kirliliğin yıllık-mevsimlik ortalamalarının hesaplanarak raster formatında sonuç haritalarının oluşturulmasında ‘Ağırlıklı Çakıştırma Yöntemi’ kullanılmıştır. Çalışmada kullanılan verilerin zamansal ve mekânsal çözünürlüklerinin birbirinden farklı ve bazı veri türlerinde dar kapsamlı oluşu, araştırmanın en önemli sınırlılığını oluşturur. Araştırma sonuçlarına göre, Akkuyu NGS alanı çevresinde olası radyolojik kirliliğin atmosferde ulaşacağı yükselti seviyesinin yıllık ortalama değeri 617 m’dir. Mevsimsel ortalamalar dikkate alındığında radyonüklidlerin kış mevsiminde 549, ilkbaharda 646, yazda 695 ve sonbahar mevsiminde 575 m yükseltiye kadar dağılım göstermesi beklenmektedir. İnceburun çevresinde bulutsular yıllık ortalama 567 m’ye ulaşacaktır. Dağılımın ortalama yükselti seviyesi kış mevsiminde 658, ilkbaharda 496, yaz mevsiminde 498 ve sonbaharda 622 m’dir. Araştırma alanlarına ait atmosfer kararlılık şartları, nükleer çalışmalarda tercih edilen Pasquill-Gifford sınıflandırmasına göre belirlenmiştir. Analizlere göre Akkuyu sahasında yıllık ortalama, yaz ve ilkbahar mevsiminde gündüz koşullarında B-C (Orta Derecede Kararsız ve Az Kararsız) kategorisi yaygındır. Sonbaharda C (Az Kararsız), kış mevsiminde D (Nötr) koşulları görülür. Geceyi oluşturan zaman diliminde ise hemen hemen tüm mevsimlerde E (Orta Derecede Kararlı) kategorisi hakimdir. İnceburun çevresinde yıl içerisinde gece ve gündüz şartlarında genel olarak D (Nötr) kararlılık kategorisi baskındır. Sadece yaz mevsiminde ve gündüz süresinde C-D (Az Kararsız-Nötr) sınıfı görülür. İnceburun çevresinde dinamik etki (rüzgârlar), Akkuyu’da ise termodinamik faktörler (sıcaklık ve rüzgâr) dağılımı belirleyecek ana unsurlardır. Sahalarla ilgili yapılacak her türlü planlamada (kaza durumuna bağlı tahliye, tarımsal üretim, şehir gelişimi, turizm ve diğer sosyo-ekonomik planlamalar gibi) araştırma bulgularının dikkate alınması daha sağlıklı sonuçlar elde edilmesini sağlayacaktır.
It is imperative to monitor contamination resulting from nuclear power generation activities or to predict possible dispersion. Dispersion is shaped by the stability conditions and planetary boundary layer properties that guide the movement of volatile radionuclides in aerosol form in the atmosphere. The aim of this study is to determine the vertical distribution of radiological pollution in the atmosphere around Akkuyu and Inceburun, where the second nuclear power plant is planned to be built. The limited number of studies in which the possible pollution is revealed by taking into account all geographical parameters of the sites constitutes the rationale and importance of the research. Satellite data were used to determine the planetary boundary layer elevation and atmospheric stability that will shape the distribution; analyses and mapping were carried out with Google Earth Engine cloud operating system and ArcMap 10.4 program. 'Weighted Overlapping Method' was used to calculate the annual-seasonal averages of the radiological pollution that will occur in the sites and to create result maps in raster format. The most important limitation of the study is that the temporal and spatial resolutions of the data used in the study are different from each other and narrow in some data types. According to the results of the study, the annual average value of the elevation level that possible radiological pollution will reach in the atmosphere around the Akkuyu NPP site is 617 m. Considering the seasonal averages, radionuclides are expected to be distributed up to 549 m in winter, 646 m in spring, 695 m in summer and 575 m in fall. Around Inceburun, the nebulae will reach an annual average elevation of 567 m. The average elevation of the distribution is 658 m in winter, 496 m in spring, 498 m in summer and 622 m in fall. Atmospheric stability conditions of the research areas were determined according to the Pasquill-Gifford classification preferred in nuclear studies. According to the analysis, B-C (Moderately Unstable and Slightly Unstable) category is common in the Akkuyu site on annual average, in daytime conditions in summer and spring. C (Slightly Unstable) conditions are observed in fall and D (Neutral) conditions are observed in winter. In the night time, the E (Moderately Stable) category prevails in almost all seasons. Around Inceburun, the D (Neutral) stability category is generally dominant in day and night conditions throughout the year. Only in the summer season and during the daytime, the C-D (Slightly Unstable - Neutral) class is observed. Dynamic effects (winds) around Inceburun and thermodynamic factors (temperature and wind) in Akkuyu are the main factors that will determine the distribution. Consideration of the research findings in all kinds of planning to be made for the sites (such as evacuation in case of an accident, agricultural production, urban development, tourism and other socio-economic planning) will ensure better results.
Exploring enterprise risk management dynamics: unraveling its impact on competitive advantage with the mediating role of organizational performance and the moderating role of innovation
(Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Yahya Abdullah, Salah Mahmood; Alhamad, Akram
This study, titled "Exploring Enterprise Risk Management Dynamics: Unraveling Its Impact on Competitive Advantage with the Mediating Role of Organizational Performance and the Moderating Effect of Innovation," investigates the critical role of Enterprise Risk Management in achieving organizational performance and competitive advantage. Conducted in Florø, Norway, this research employs Structural Equation Modeling to analyze data from 283 respondents across various industries. The findings reveal that ERM significantly enhances organizational performance, which mediates its impact on competitive advantage. Key ERM components, including internal environment and information and communication, emerged as vital contributors to performance improvements and strategic success. However, the moderating role of innovation on the ERM-competitive advantage relationship was found to be statistically insignificant, suggesting context-dependent implications for integrating innovation with ERM practices. The study offers substantial theoretical contributions by refining the Resource-Based View (RBV) and emphasizing the interconnectedness of risk management, organizational performance, and strategic competitiveness. It provides practical recommendations for organizations to embed ERM into decision-making processes, align it with strategic goals, and foster a culture of risk-awareness and adaptability. Future research should explore longitudinal impacts, sector-specific applications, and advanced technologies' role in enhancing ERM frameworks. These insights serve as a guide for academics, practitioners, and policymakers aiming to leverage ERM for sustainable growth and resilience.
Bu çalışma, "Kurumsal Risk Yönetimi Dinamiklerinin Keşfi: Örgütsel Performansın Aracı Rolü ve Yeniliğin Düzenleyici Etkisi ile Rekabet Avantajına Etkilerinin Çözümlenmesi" başlıklı araştırmada, Kurumsal Risk Yönetimi'nin örgütsel performans ve rekabet avantajı üzerindeki kritik rolünü incelemektedir. Norveç'in Florø şehrinde gerçekleştirilen bu araştırma, farklı sektörlerden 283 katılımcının verilerini analiz etmek için Yapısal Eşitlik Modellemesi yöntemini kullanmıştır. Bulgular, ERM'nin örgütsel performansı önemli ölçüde artırdığını ve bunun rekabet avantajı üzerindeki etkisini aracı bir rol üstlenerek sağladığını ortaya koymaktadır. ERM'nin önemli bileşenleri arasında iç çevre ve bilgi iletişimi, performansın iyileştirilmesi ve stratejik başarının sağlanması için hayati unsurlar olarak öne çıkmıştır. Bununla birlikte, yeniliğin ERM-rekabet avantajı ilişkisi üzerindeki düzenleyici rolünün istatistiksel olarak anlamlı olmadığı, ERM uygulamalarına yeniliğin entegrasyonunun bağlama bağlı etkiler gösterebileceği bulunmuştur. Çalışma, Kaynak Tabanlı Görüş (RBV) teorisini geliştirerek ve risk yönetimi, örgütsel performans ve stratejik rekabet arasındaki bağlantıyı vurgulayarak önemli teorik katkılar sunmaktadır. Araştırma, ERM'yi karar alma süreçlerine dahil etmek, stratejik hedeflerle uyumlu hale getirmek ve risk farkındalığı ve uyum kültürü oluşturmak için pratik öneriler sunmaktadır. Gelecekteki araştırmalar, ERM çerçevelerini geliştirmek için uzun vadeli etkilerin, sektöre özgü uygulamaların ve ileri teknolojilerin rolünü keşfetmelidir. Bu bulgular, sürdürülebilir büyüme ve dayanıklılık sağlamak için akademisyenlere, uygulayıcılara ve politika yapıcılara rehberlik etmektedir.
Soyut dışavurumcu portrelerin oluşum sürecindeki psikolojik etkiler
(Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Bayraktar, Sevtap; Batur, Meral
Bu araştırma, sanatçıların yaratıcı süreçleri ile psikolojik deneyimleri arasındaki bağlantıyı araştırmakta ve bu durumun onların duygusal, bilişsel ve zihinsel durumlarını nasıl etkilediğini ortaya koymaktadır. Dışavurumcu soyut akım, portreyi temsili olmayan, ifade edici teknikler kullanarak bir konunun içsel özünü ve duygularını yakalayan bir sanat formu olarak tanımlar. Bu sanat formu, sanatçıları dönüştürücü bir yolculuğa çıkartarak duygu ve algılarını ifade etmelerine olanak tanımış, böylece ruhlarına dair anlayışlarını derinleştirmiştir.Yaratıcı süreç, kişisel deneyimlerden, anılardan ve duygulardan alınan ilhamla başlar ve sanat eserlerini etkileyen iç gözlemi, kendini keşfetmeyi ve artan kişisel farkındalığı içerir.
Sanatsal çaba ilerledikçe sanatçılar, teknik ve sezgiyi birleştirerek kontrol ve kendiliğindenliği dengelemektedir. Bu denge coşku, memnuniyet, hayal kırıklığı ve kendinden şüphe duyma gibi çeşitli duygulara yol açmaktadır. Çalışma aynı zamanda sanatta kendini ifade etmenin psikolojik etkisini ve tedavi edici potansiyelini de incelemektedir. Sanat yaratmak, duygusal rahatlamaya ve kendini iyileştirmeye yardımcı olan rahatlatıcı bir çıkış sağlamaktadır. Araştırma, ayrıca sanatta kırılganlığın ve yargılanma korkusunun rolünü araştırarak eleştiri ve reddedilmeyle ilgili kaygıları da ele almaktadır.
Bu bağlamda tezin amacı, yaratıcı sürecin sanatçıların zihinsel sağlığı ve kişisel gelişimi üzerindeki dönüştürücü etkisinin altını çizmektir. Bunu yanı sıra sanatın kendini ifade etme ve iç gözlem açısından terapötik faydalarını vurgulayarak ve bu alanda daha fazla araştırmayı teşvik ederek insan ruhuna dair içgörüleri ortaya koymayı hedeflemiştir. Bu çalışma kapsamında kullanılan veriler, literatür taraması sonucu elde edilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen bilgiler ışığında sanatsal çaba ilerledikçe, sanatçıların teknik ve sezgiyi birleştirdiği ve bunun sonucunda da kontrol ve rastlantısallığı dengelediği görülmektedir. Sanatçılar bu ruhsal süreci ve sanatı birleştirdiğinde kendini keşfetme, sanatın tedavi edici gücünü kullanma ve tüm insani duyguların varlığını dışa vurma potansiyelini kullanmışlardır.
This research explores the complex connection between artists' creative processes and their psychological experiences, focusing on how this affects their emotional, cognitive and mental states. The expressionist abstract movement defines portraiture as an art form that captures the inner essence and emotions of a subject using non-representational, expressive techniques. This art form takes artists on a transformative journey, allowing them to express their emotions and perceptions, thus deepening their understanding of their souls.
The creative process begins with inspiration from personal experiences, memories and emotions. Artists navigate their inner worlds, facing vulnerability and emotional exposure that can be both liberating and challenging. This includes introspection, self-discovery and increased self-awareness, which influences works of art.
As the artistic endeavor progresses, artists balance control and spontaneity by combining technique and intuition. This balance gives rise to a variety of emotions such as enthusiasm, contentment, disappointment and self-doubt. The study also examines the psychological impact and therapeutic potential of self-expression in art. Creating art provides a relaxing outlet that helps with emotional relief and self-healing.
The research also addresses concerns about criticism and rejection by exploring the role of vulnerability and fear of judgment in art. Additionally, the study examines the interaction between the conscious and unconscious mind in abstract portraiture, where artworks function as a window to the subconscious.
In this context, the research underlines the transformative impact of the creative process on artists' mental health and personal development. It aims to reveal insights into the human psyche by highlighting the therapeutic benefits of art for self-expression and introspection and encouraging further research in this field