Karabük Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi

DSpace@Karabük, Karabük Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.




 

Güncel Gönderiler

Öğe
İndüksiyon Motorlarının Başlangıç Tork Salınımlarını Sönümlendiren Yeni Bir Sayısal Devre Tasarımı
(Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Ayten, Cengiz; Atasoy, Ferhat
Özellikle endüstride yaygın şekilde kullanılan üç fazlı asenkron motorların rotor mili ve mile bağlı diğer mekanik parçalarında kalkış esnasında meydana gelen yüksek tork salınımları sebebiyle zamanla hasar meydana geldiği bilinmektedir. Bu hasaraların önlenmesi veya azaltılması için literatürde çok sayıda çalışma mevcuttur. Ancak mevcut yöntemler karmaşık olduğundan veya yüksek maliyetli olduğundan her yerde kullanılamamaktadır. Bu tezde asenkron motorun kalkış torku, fazlardan biri direkt hattan, diğer iki faz ise tetikleme açılarının zamana bağlı bir algoritmayla kontrollü olarak verilmesi sonucunda yumuşatılmıştır. Gerçekleştirilen çalışma laboratuvar ortamında üç fazlı 1 kW asenkron motorda test edilmiştir. Elde edilen sonuçlar literatürle kıyaslandığında oldukça iyidir. Ayrıca tasarlanan devre ve yol verme algoritması mevcut yol verme yöntemlerine göre daha basit ve düşük maliyet ile kontrol sağladığını göstermektedir. It is known that the rotor shaft and other mechanical parts connected to the shaft of three-phase induction motors, which are widely used in industry, are damaged over time due to high torque oscillations during take-off. There are many studies in the literature to prevent or reduce these damages. However, existing methods cannot be used everywhere due to their complexity or high cost. In this thesis, the starting torque of the induction motor is softened by controlling one of the phases from the direct line and the other two phases by controlling the triggering angles with a time-dependent algorithm. The study was tested in the laboratory on a three-phase 1 kW induction motor. The results obtained are quite good compared to the literature. In addition, the designed circuit and starting algorithm show that it provides simpler and low-cost control compared to existing starting methods.
Öğe
Koruyucu aile hizmet modelinin tanınırlık düzeyinin belirlenmesi: Adıyaman il örneği
(Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Aktulum, Abubekir; Uygurtürk, Hilal
Aile; insani duygulara öncelik tanıyan belli amaçlar doğrultusunda birden fazla kişinin kan, yasal ve duygu bağı ortaklığıyla bir araya gelerek ve kurduğu toplumun en küçük yapısına denilmektedir. İnsan, hayata tutunabilmek ve yaşamına devam edebilmek için gerek biyolojik ve gerekse gayri biyolojik aile ortamına ihtiyaç duymaktadır. Biyolojik ailelerin çeşitli nedenlerden dağılmaları neticesinde ailenin meyvesi olan çocukların bakımını üstlenecek ailelere ihtiyaç duyulmaktadır. Söz konusu bu durumda ailelerin uygulamadan haberdar olması önem arz etmektedir. Bu çalışma kapsamında koruyucu ailelik ile ilgili düşüncelerini almak ve tanıtımının yeterli düzeyde yapılıp yapılmadığına dair bilgi almak amacıyla Koruyucu Aile Hizmet Modelini yürüten gayri biyolojik ailelerin görüşlerine yer verilmiştir. Çalışma sonucunda koruyucu aile hizmet modelinin tanınırlık düzeyinin yetersiz olduğu belirlenmiştir. Tanıtım çalışmalarının yeterli düzeyde yapılabilmesi ve durumun iyileştirilebilmesi amacıyla öneriler sunulmuştur. Family; It is called the smallest structure of the society established by more than one person with the partnership of blood, legal and emotional ties for certain purposes that give priority to human feelings. Human beings need both biological and non-biological family environments in order to hold on to life and continue their lives. As a result of the disintegration of biological families for various reasons, there is a need for families to take care of the children, who are the fruits of the family. In this case, it is important that families are aware of the practice. Within the scope of this study, the opinions of non-biological families who carry out the Foster Family Service Model were included in order to get their opinions about foster care and to get information about whether it is adequately promoted. As a result of the study, it was determined that the level of recognition of the foster family service model was insufficient. Suggestions were presented in order to improve the situation and to ensure that promotional activities are carried out at an adequate level.
Öğe
Tuğla ve seramik atıkları içeren lateks katkılı betonlarda agrega-çimento arayüz gelişiminin incelenmesi
(Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 11/09/2024) Yanpınar, Harun
Bu çalışmada, Sürdürülebilir bir kalkınma için gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da dikkate alarak endüstriyel üretimlerin kıt kaynaklarını verimli kullanılması mühendislik bakımından çok önemlidir. Bunun için kalite ve ekonomik kriterler dışında sosyal ve çevresel faktörleri de dikkate alan yenilikçi yaklaşımlar gerekmektedir. Beton teknolojisinde son yıllarda hafif betonların önemi her geçen gün artmaktadır. Günümüzde hafif betonlar hafif agrega kullanılarak veya hava sürüklenerek üretilebilmektedir. Ancak yapısal beton üretiminde hafif agregaların kullanılması daha uygundur. Çünkü beton hacminin %80’e kadar olan kısmı agregadan oluşmaktadır. Ülkemiz sınırlarında her 20 yılda bir yıkıcı deprem olmaktadır. Meydana gelen bu depremler çok sayıda yapının hasar görmesine (yıkılması, ağır veya orta hasar alması) sebep olmaktadır. Bunun yanı sıra ülkemiz coğrafyasının yaklaşık %90’ının deprem kuşağında olması ve yapı stoğunun yaşlanması sebebiyle kentsel dönüşüme ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Doğal olarak betonun en önemli ve yüksek hacimli bileşeni olan nitelikli agregaya ihtiyacı ön plana çıkarmaktadır. Buda kaliteli agrega stoğunun gün geçtikçe azalmasına neden olmakta ve gelecekte üretilen betonlar için kaliteli agregaya ulaşımı zorlaştırmaktadır. Bu nedenle yapısal taşıyıcı özelliği olsun ya da olmasın tüm betonlar için agrega niteliğinde atık malzemelerin kullanılması kaliteli malzemelerin gelecek kuşaklara bırakılmasında önemli rol oynamaktadır. Yönetmeliklere uygun olarak yapılsa dahi inşaatlarda kullanılan yapısal betonların birim hacim ağırlıkları (BHA) 2000 kg/m³ ten yüksektir. Bu durum binaların deprem sırasında yükünü artırmaktadır. Bu nedenle yapısal hafif betonların alternatif üretim yöntemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, bu çalışmada tuğla ve seramik atıklarının betonda kullanımı sonucunda elde edilecek hafif yapısal betonların özellikle agrega-matris arayüzünün incelenmesi konu alınmıştır. Buna ilaveten, üretilen hafif betonların 28 günlük süreçte su emme, klor geçirimliliği, basınç dayanımı, birim hacim ağırlık verileri elde edilmiştir. Çalışmanın sonucunda tuğla atığı agregalı sertleşmiş betonlarda 1740 – 1820 kg/m3 ve seramik atığı agregalı sertleşmiş betonlarda 1710 – 1790 kg/m3 kuru BHA elde edilmiştir. Böylece üretilen tüm betonların hafif beton olduğu belirlenmiştir. En yüksek basınç dayanımı tuğla atığı agregalı sertleşmiş betonlarda 45,08 MPa, seramik atığı agregalı sertleşmiş betonlarda 57,66 MPa olarak elde edilmiştir. En yüksek basınç dayanımları lateks içeren hafif betonlarda gözlenmiştir. Basınç altında su işleme derinlikleri tüm serilerde 19 – 22 mm arasında olup benzer sonuç göstermiştir. Su emme oranları tuğla atığı agregalı betonlarda %6,32 – 9,50 arasında iken, seramik atığı agregalı sertleşmiş betonlarda %4,34 – 5,35 arasında olmuştur. Klor geçirimliliği seramik atığı agregalı sertleşmiş betonlarda daha düşük seviyede elde edilmiştir. Lateks katkısı klor geçirimliliğini azaltmıştır. Üretilen tuğla ve seramik atığı agregalı hafif betonların 28 gün yaşındaki agrega-çimento arayüz ölçüleri geleneksel agregalı betonlara göre daha küçük olduğu (10 – 20 mikron) belirlenmiştir. Tuğla atığı agregalı sertleşmiş betonlardaki agrega-çimento arayüzleri 14 – 18 mikron arasında ölçülürken, seramik atığı agregalı sertleşmiş betonlarda agrega-çimento arayüzleri 18 – 20 mikron olarak ölçülmüştür. Lateks katkısı tuğla atığı agregalı betonlarda arayüz ölçülerini azaltacak şekilde bir etki gösterirken, seramik atığı agregalı betonlarda arayüz ölçülerini artıracak şekilde bir etki göstermiştir.
Öğe
Parlemento tutanakları ışığında Kıbrıs sorunu (1954-1974)
(Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Tek, Mine
Kıbrıs Sorunu, 1950’li yılların ortalarından itibaren bölgesel sorun olarak ortaya çıkmış uluslararası siyasetin de bir konusu haline gelmiştir. Dönemsel olarak farklılıklar gösterse de beraberinde hep bir sorun ve çözümsüzlük olarak tarihte yer edinmiştir. Bu süreçte Türkiye’de doğal olarak sorunun bir parçası olarak kendisini bulmuş ve dış politikada Kıbrıs öncelikli hatta yaşamsal bir yer edinmiştir. İşte bu tez çalışması 19541974 yılları arasında Kıbrıs Sorununun Parlamentoda nasıl yankı bulduğu, farklı görüşlere sahip iktidar, muhalefet ve farklı siyasal partilerin özellikle Kıbrıs Sorunu ile ilgili dönemsel olarak nasıl bir yaklaşım sergiledikleri, iktidar ve muhalefetin hangi açılardan Kıbrıs Sorununda ayrıştığı, politika benzerlikleri ve farklılıkları, Kıbrıs sorunu ile izlenen hükümet politikasının parlamentoda nasıl değerlendirildiği sorunun kronolojik olarak Mecliste nasıl gündeme geldiği, Kıbrıs Sorununa karşı hangi reflekslerin geliştirildiği bu çalışmada ortaya koymaya çalışılmıştır. Bu çerçevede tez üç bölümden oluşturulmuştur. Birinci bölümde 1950-1960 yılları arasında TBMM’de Kıbrıs Sorunu ele alınmıştır. İkinci bölümde 1961-1967 yılları arasında Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosunda Kıbrıs Sorunu ele alınmıştır. Üçüncü bölümde ise 19671974 yılları arasında Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosunda Kıbrıs Sorunu değerlendirilmiştir. Bu çalışma Kıbrıs Sorunu ve gelişmelerin parlamento tutanaklarında nasıl yer aldığının gösterilmesi açısından konusu itibariyle önemlidir. Çalışmada veri kaynağı olarak Parlamento Tutanakları esas alınmakla birlikte Kıbrıs Sorununun anlaşılmasına temel olması bakımından çeşitli araştırma eserlerinden de yararlanılmıştır. Sonuç olarak 1950-1960 yılları arasında Kıbrıs da meydana gelen şiddet olaylarının tırmanmasına, gerginliklerin artmasına bağlı olarak parlamentoda var olan görüşmeler ve ortaya konulan tepkiler artmış veya azalmıştır. Bunun yanında şunu da söyleyebiliriz: 1960’lara kadar iktidar ve muhalefetin Kıbrıs konusuna karşı tutumu büyük ölçüde benzer olmasına karşın 1960’lı yıllarla beraber parlamentoda yer alan partiler arasında Kıbrıs konusunda ciddi görüş ayrılıkları olduğu anlaşılmaktadır. Bu dönemde kamuoyunun Kıbrıs Sorununda hassasiyetinin artması neticesinde parlamentonun da bu sorunu daha fazla ciddiye almasına ve daha çok gündem yapmasına sebep olmuştur. Parlamento Ada’daki gelişmeleri çok yakından takip etmiş meseleye karşı büyük bir hassasiyet içinde olmuştur. Bu nedenle Kıbrıs ile alakalı gelişmeleri parlamento tutanaklarından takip etmek mümkündür.
Öğe
Dönüşümcü Okul Liderliği İle Öğretmen Öznel İyi Oluşu Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
(Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 30/09/2024) Dağ, Görkem; Cansoy, Ramazan
Bu tez, okul müdürlerinin dönüşümcü liderlik davranışları ile öğretmenlerin öznel iyi oluş halleri arasındaki ilişkiyi araştırmaktadır. Araştırma ilişkisel tarama modelinde desenlenmiştir. Araştırma verileri, Karabük ilinde 366 ilkokul ve ortaokul öğretmenlerinden toplanmıştır. Verilerin toplanma sürecinde dönüşümcü liderlik ölçeği ve öğretmen öznel iyi oluş ölçeği kullanılmıştır. Katılımcı öğretmenlerin cinsiyet, eğitim durumu ve çalışılan kademeye göre okul müdürlerinin dönüşümcü liderlik algılarında anlamlı bir fark olmadığı görülmektedir. Katılımcı öğretmenlerin cinsiyet, eğitim durumuna göre öğretmen öznel iyi oluş algılarında anlamlı bir fark olmadığı görülmektedir. Ayrıca, çalışılan kademenin öğretmen iyi oluşu üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Elde edilen bulgulara göre cinsiyet, eğitim durumu ve çalışılan kademedeki öğretmenler arasında dönüşümcü liderlik ve öğretmen öznel iyi oluş algıları bakımından benzer algıların olduğu görülmüştür. Okul müdürlerinin dönüşümcü liderlik davranışları ile öğretmenlerin öznel iyi oluş düzeyleri arasında pozitif yönde orta düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. Okul müdürlerinin dönüşümcü liderlik davranışları ile öğretmenlerin öznel iyi oluş halleri arasında okul bağlılığı ve öğretim yeterliliği alt boyut düzeyinde pozitif yönde orta düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Okul müdürlerinin dönüşümcü liderlik alt boyutları ile öğretmen öznel iyi oluş hali alt boyutları arasında anlamlı pozitif yönde ve orta düzeyde bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Bu bulgular, öğretmenlerin okul yöneticilerini güvenilir ve motive edici olarak gördüğünü, yaratıcı düşünceyi teşvik ettiklerini ve bireysel ihtiyaçlara özen gösterdiklerini ortaya koymaktadır. Bu bulgular, dönüşümcü liderliğin öğretmenlerin öznel iyi oluşunu artırdığı yönündeki literatürle örtüşmektedir.