Yazar "Öztürk Şahin, Özlem" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 5-18 yaş kız çocuğu olan annelerin human papilloma virüs aşısına yönelik bilgi durumlarının belirlenmesi: aile sağlığı merkezli bir çalışma(2019) Topan, Ayşel; Öztürk Şahin, Özlem; Harkın, Sirin; Ayyıldız, Tülay KuzluÖZAmaç: Human papilloma virüs (HPV) enfeksiyonunun serviks kanseri ile olan ilişkisi bilinmektedir. Proflaktik HPV aşıları, enfekte olmamış kişileri HPV enfeksiyonuna ve onun getireceği risklere karşı korumaktadır. Bu yüzden özellikle 5-18 yaş grubu kız çocuğu olan annelerin bilgilendirilmesi oldukça önemlidir. Bu çalışma 5-18yaş grubu kız çocuğu olan annelerin HPV aşısına yönelik bilgi durumlarının belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır.Gereç ve Yöntem: Araştırma grubunu Ocak-Mayıs 2016 tarihleri arasında Zonguldak İlinde 11 Aile Sağlığı Merkezine başvuran ve araştırmaya katılmayı kabul eden 5-18 yaş kız çocuğu sahibi 192 anne oluşturmuştur. Araştırmada örneklem seçimi yapılmamış olup evren üzerinde çalışılmıştır. Verilerin toplanmasında; literatür ve uzman görüşleri doğrultusunda annelere, HPV Aşısı hakkında bilgi durumlarını belirlemek amacı ile hazırlanmış olan anket formu kullanılmıştır. Anketler araştırmacılar tarafından yüz yüze görüşme tekniği ile toplanmıştır.Verilerin değerlendirilmesinde istatistiksel analizler kullanılmıştır. Tanımlayıcı istatistiklerde, kategorik yapıdaki veriler sayı ve yüzde olarak ifade edilmiştir.Bulgular: Araştırmaya katılan annelerin %53,6’sının 31-40 yaş arasında, %36,5’inin ilköğretim mezunu, %57,8’inin ev hanımı ve %51’inin bir çocuk sahibi olduğu saptanmıştır. Annelerin %74’ü HPV’yi hiç duymamışken %58,9’u nasıl bulaştığını bilmemektedir. Araştırmaya katılan annelerin %51,6’sı serviks kanserinden korunma yolunun olduğunu, %82,8’inin serviks kanseri aşısı hakkında herhangi bir şey duymadığını belirtirken, %82,4’ü HPV aşısı ile ilgili herhangi bir bilgiye sahip olmadığını ifade etmiştir. Annelerin %95,3’ü HPV aşısının fiyatı hakkında bilgisi olmadığını söylerken, annelerin %48,4’ünün HPV aşısının kimlere yapıldığınıbilmediğini belirtirken, %41,7’si HPV aşısının 1 doz uygulanması gerektiğini düşünmektedir. Araştırmaya katılan annelerin %65,6’sı HPV aşısını 5-25 yaşları arasında yapılması gerektiğini belirtirken, %31,8’i 0-55 yaş arasındayapılması gerektiğini belirtmiştir. Araştırmaya katılan annelerin %99,5’inin aşı yaptırmadığını, %72,4’ü HPV aşısı hakkında herhangi bir şey duymadığı için HPV aşısını yaptırmadığını, %78,6’sı HPV aşısının zararlı olmadığını, %97,4’ü çocuğuna HPV aşısını yaptırmadığını ve %67,7’si de HPV aşısını çocuğuna yaptırmayıdüşünmediğini ifade etmiştir.Sonuç: Araştırma sonucunda 5-18 yaş arası kız çocuğu olan annelerin HPV ve HPV aşısına yönelik bilgilerinin yetersiz olduğu saptanmış olup çoğunluğunun aşı hakkında bilgi sahibi olmadığı ve çocuklarına yaptırmak istemedikleri belirlenmiştir. Bu nedenle hemşirelerin lisans ve lisansüstü eğitim programlarında serviks kanseri,erken tanı ve korunmaya yönelik konulara yer verilmesi, toplum sağlığı açısından serviks kanseri ve HPV aşısı konularında toplumun bilgilendirilmesi, önlenmesine ilişkin tedbirlerin öğretilmesi amacıyla sözlü, yazılı ve görsel iletişim araçlarının yoğun bir şekilde kullanılması önerilmektedirÖğe Adölesan gebeliklerin anne ve bebeğe yönelik obstetrik sonuçlar açısından değerlendirilmesi(2015) Ayyıldız, Tülay Kuzlu; Topan, Ayşel; Öztürk Şahin, Özlem; Kulakçı Altıntaş, HülyaGiriş: Gebelik oranlarının ve nedenlerinin ülkeler arası farklılıklar göstermesine karşın, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerdeadölesan gebelikler önemli bir sağlık sorunu oluşturmaktadır. Amaç: Bu çalışma, gebe polikliniği ve doğum kliniğine başvuran adölesan veadölesan olmayan gebelerin anne ve bebeğe yönelik obstetrik sonuçların karşılaştırılması amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırma,karşılaştırmalı iki gruptan oluşan, retrospektif bir çalışmadır. Bir Üniversite Hastanesi'nde 01.01.2011-31.12.2013 tarihleri arasında doğumyapan 19 yaş ve altı (n=50) ve aynı dönemde doğum yapmış 19 yaş üstü (n=121) toplam 171 gebe araştırmaya dahil edilmiştir. Veri toplamaaracı olarak, 20 sorunun yer aldığı anket formu kullanılmıştır. Anket formları, gebe polikliniği ve doğum kliniğine ait kayıtların retrospektifincelenmesi sonucu doldurulmuştur. Verilerin değerlendirilmesinde; SPSS 11.5 Windows programı, istatistiksel analizlerde Student t ve KiKaretestleri kullanılmıştır. Bulgular: Adölesan gebelerin yaş ortalaması 18.0±0.5, adölesan olmayan gebelerin yaş ortalaması ise 25.7±3.0olarak bulunmuştur. Gestasyonel yaş ve hemoglobin değeri ortalaması açısından gruplar arasında anlamlı fark olduğu belirlenmiştir (p=.004,p=.0001). Canlı olarak doğan 171 bebeğin, birinci ve beşinci dakika Apgar skor ortalamaları açısından gruplar arasında anlamlı fark olduğubulunmuştur (p=.005, p=.007). Sonuç: Araştırma kapsamında yer alan adölesan gebeliklerin adölesan olmayan gebeliklere göre anne vebebek açısından yüksek riskli gebelikler olduğu belirlenmiştirÖğe Ateş şikayeti ile acil servise getirilen çocuklarda ateş olgularının değerlendirilmesi(2015) Öztürk Şahin, Özlem; Topan, Ayşel; Ayyıldız, Tülay KuzluAmaç: Bu çalışma, ateş şikâyeti ile acil servise getirilen çocuklarda ateş olgularının değerlendirilmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Gereç ve Yöntemler: Tanımlayıcı kesitsel tipte araştırmadır. Araştırma, 1 Şubat-1 Mayıs 2014 tarihleri arasında Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi Acil Servisi'nde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini belirtilen tarihlerde araştırmaya katılmayı kabul eden 112 çocuk ve ebeveyni oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak 17 sorudan oluşan anket formu kullanılmıştır. Veriler yüz yüze görüşme tekniği ile toplanmıştır. Bulgular: Acil servise getirilen çocukların, %54.5'inin erkek, %52.7'sinin 0-3 yaş arasında olduğu; annelerin çocukların ateşi yükseldiğinde, %76.8'inin doktor önerisi olmadan antipiretik ilaç verdiği, %54.5'inin ise çocuklarının giysilerini çıkarttığı; acil servise ateş şikayeti ile getirilen çocukların tıbbi tanılarının, %47.3'ünün solunum yolu enfeksiyonu, %18.7'sinin tanımlanmamış ateş olduğu belirlenmiştir. Acil serviste %58.9 ile alın bölgesi, ateş ölçüm bölgelerinde ilk sırada yer alırken, %52.7'sinin ateş değerlerinin \"37.1-38.0\" derece olarak belirlenmiştir. Acilde yapılan müdahale ve tedavilerde, sağlık personeli tarafından çocuğa antipiretik ilaç verilmesi %74.1 ile ilk sırada yer almıştır. Acilde ılık uygulama yapma ile acile başvuru sırasında ölçülen ateş değerleri ve acilde ateş ölçmek için kullanılan ateş ölçüm bölgesi ile acile başvuru sırasında ölçülen ateş değerleri karşılaştırılmış olup aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05). Sonuç: Acile yüksek ateş şikâyeti ile getirilen çocuklarda ateş ölçüm değerlerinin çok yüksek olmadığı görülmesine rağmen, evde anneler ve acil serviste sağlık profesyonelleri tarafından antipiretik kullanım oranlarının yüksek olduğu görülmüştür.Öğe Covid-19 pandemisinde sağlık hizmetlerine erişim: çocuk sağlığı nasıl etkilendi?(2021) Aközlü, Zeynep; Öztürk Şahin, ÖzlemCOVID-19, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11 Mart 2020 tarihinde pandemi olarak ilan edilmiştir. Hastalığın yüksek bulaşıcılığı nedeniyle tüm dünyada sağlık hizmetleri sunumunda değişikliklere gidilmiş, sağlık otoriteleri acil nedenler dışında hastane başvurularının azaltılması çağrıları yapmıştır. Viral yayılımı önlemek için uygulanan kısıtlamalar, hastalığın belirsizliğine ilişkin korkular, sağlık profesyonellerinin enfekte hastaların takibi, tedavisi ve bakımına yönlendirilmesi, kişisel koruyucu ekipman eksikliği ve pandeminin getirdiği finansal zorluklar nedeniyle COVID-19 dışı sağlık hizmetlerine erişim oranlarında keskin bir düşüş yaşanmıştır. COVID-19’un neden olduğu bu durumdan en çok etkilenen popülasyon şüphesiz ki çocuklar olmuştur. Sağlık hizmeti sunumundaki değişiklikler nedeniyle ana-çocuk sağlığı hizmetleri sekteye uğramış, bağışıklama oranları büyük ölçüde azalmıştır. Enfekte hastalara müdahale edebilmek için polikliniklerin kapatılması, yataklı servisler ve ameliyathanelerin yoğun bakımlara dönüştürülmesi çocukların akut veya kronik hastalıklarının tanı ve tedavilerinde gecikmelere neden olmuştur. Kronik hastalığı olan çocuklar ilaç veya tıbbi ekipman sıkıntısı yaşamış, rehabilitasyon hizmetlerine ihtiyaç duyan çocuklar destekleyici bakım alamamışlardır. Ayrıca okulların kapatılmasıyla koruyucu ruh sağlığı hizmetleri sürdürülememiştir. Sağlık hizmetlerine erişim oranlarındaki azalmalar, başta düşük ve orta gelirli ülkeler olmak üzere tüm dünyada çocukluk çağı mortalite ve morbiditesi üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilir. Türkiye’de çocuk sağlığına yönelik kazanımların sürdürülmesi ve sağlık hizmetlerinin planlanması açısından dünyadaki verilerin incelenmesi önemlidir. Dolayısıyla bu derlemede, küresel salgın sürecinde sağlık hizmetlerine erişimdeki azalmanın çocuk sağlığı üzerindeki etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır.Öğe Hastanede çocuklara bakım veren hemşirelerin aile merkezli bakım yaklaşımını kullanma durumlarının incelenmesi(2020) Öztürk Şahin, Özlem; Topan, Ayşel; Suzan, Özge Karakaya; Canbaz, TansuAmaç: Bu çalışma, hastanede çocuklara bakım veren hemşirelerin uygulamalarında aile merkezli bakım yaklaşımını kullanma durumlarının incelenmesi amacıyla yapılmıştır.Yöntem: Kesitsel tipte olan bu çalışma, 1 Ekim-1 Aralık 2015 tarihleri arasında Karabük ilinde yer alan üniversite, devlet ve özel olmak üzere üç farklı hastanede yapılmıştır. Çalışma, bu hastane-lerde çocuk hastalarının yattığı kliniklerde görev yapan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 173 hemşirenin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Veriler anket formu ile toplanmış, verilerin değerlendi-rilmesinde istatistiksel analizler kullanılmıştır.Bulgular: Hemşirelerin %42,2’sinin aile merkezli bakım ile ilgili bilgi sahibi olmadığı saptanmıştır. Aile merkezli bakım için, hemşirelerin %59’u kurumlarda uygulanmadığını, %59,5 ise kendisinin uygulamadığını belirtmiştir. Hemşirelerin aile merkezli bakımı uygulama durumu ile çalıştıkları klinik (p=0,030), çalışma yılı (p=0,012) ve aile merkezli bakım ile ilgili bilgi sahibi olma durumu (p=0,000) arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır.Sonuç: Çalışmada, hemşirelerin yarıdan fazlasının aile merkezli bakım yaklaşımını uygulamadığı saptanmıştır. Çocuk ile ilgili kliniklerde çalışan ve aile merkezli bakım ile ilgili bilgi sahibi olan hemşirelerin, aile merkezli bakım yaklaşımını daha fazla uyguladıkları sonucuna varılmıştır.Öğe Practices of turkish mothers on the use of supplements, herbs-spices and child nutrition during the covid-19 pandemic lockdown: a cross-sectional study(2022) Öztürk Şahin, Özlem; Topan, Ayşel; Uçar, Beyza; Tasdelen, Yeliz; Aközlü, ZeynepObjective: The study aimed to examine the practices of mothers regarding the use of supplements, herbs-spices and child nutrition during the coronavirus disease-2019 (COVID-19) pandemic lockdown in a sample of Turkish mothers. Material and Methods: This descriptive and cross-sectional was study conducted in Karabük province of Türkiye. Five hundred and sixty five mothers with children aged 2-18 participated in the study. For data collection, a questionnaire was used to evaluate the foods consumed by children and the practices of mothers on child nutrition. Descriptive statistical methods, and the chi-square test for differences between groups in terms of categorical variables was used. Results: Eighty-nine percent of mothers had used at least one product to protect their children from COVID-19. While the use of supplements by the mothers was 62%, the use of herbs and spices was 74%. A significant difference was found between the type of product used by the mothers and the state of mothers’ being informed about the use of any product (Psupplement<0.001; Pherbs-spices< 0.001). Conclusion: Especially the mothers who resorted to these products used them without getting any information. In order for parents to access evidence-based information on child nutrition, training given by health professionals in a virtual learning environment is important for mothers to learn proper nutrition practices.Öğe Yedi-24 aylık bebeği olan annelerin tamamlayıcı beslenmeye ilişkin bilgi ve uygulamaları: hastane tabanlı bir araştırma(2021) Uçar, Beyza; Öztürk Şahin, ÖzlemAmaç: Yedi-24 aylık bebeği olan annelerin tamamlayıcı beslenme konu sundaki bilgi durumları ve uygulamalarını belirlemek amacı ile yapıldı. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipte bir çalışmadır. Çalışma, Karabük Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi çocuk polikliniklerine, 7-24 aylık bebeği olup 15 Şubat-15 Mayıs 2019 tarihleri arasında başvuru yapan 380 anne ile gerçekleştirildi. Araştırmada veri toplama aracı olarak, dört bölümden oluşan ve 35 soru içeren anket formu kullanıldı. Bulgular: Annelerin %75,8’i emzirme ve tamamlayıcı beslenme ile ilgili bilgi aldığını ifade ederken, bilgi edinilen kaynaklarda %38 ile “hemşire/ ebe”nin ilk sırada yer aldığı görüldü. Annelerin %99,5’i tamamlayıcı besin vermeye geçtiklerini belirtirken, bu annelerin verdikleri tamamlayıcı besin de %47,9 ile yoğurdun ilk tercih edilen besin olduğu görüldü. Annelerin bebeklerinde tamamlayıcı beslenmede bazı uygulamaların süre ortalaması incelendiğinde; tamamlayıcı beslenmeye başlama zamanı (5,48±2,09), su verme zamanı (3,95±2,52), çatal-kaşık kullanılma zamanı (6,27±1,88) ve katı ve pürtüklü gıdaya başlanma zamanı (7,02±1,84) ay olarak belirlendi. Annenin eğitim durumu (p=0,000), biberon kullanımı (p=0,000), emzik kullanımı (p=0,001), formül mama (p=0,000) ve kaşık mama kullanımı (p=0,005) ile tamamlayıcı beslenmeye başlama zamanı arasında istatistik sel olarak anlamlı fark bulunmaktaydı. Sonuç: Çalışmadan elde edilen bulgular, annelerin tamamlayıcı beslenme konusundaki bilgi durumlarının yeterli olmadığını, tamamlayıcı beslenme sürecini olumsuz etkileyebilecek bazı yanlış uygulamaları olduğunu göster mektedir. Annelerin biberon, emzik, formül ve kaşık mama kullanımının tamamlayıcı beslenmeye geçiş sürecini ise olumsuz etkilediği sonucuna varıldı.