Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "İnci, Habibe" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Depression, anxiety, and pain catastrophizing in migraine patients
    (2023) İnci, Habibe; İnci, Fatih
    Aim: In this study, we aimed to evaluate the relationship between anxiety, depression, and pain catastrophizing in individuals with and without migraine. Method: Data of the study was collected using the socio-demographic data form, Beck Depression Scale (BDI), Beck Anxiety Scale (BAI), Pain Catastrophizing Scale (PCS), Migraine Disability Assessment Scale (MIDAS), and Visual Analogue Scale (VAS). Results: Of the 183 patients, 80 were migraine patients and 103 were the control group. The BDI, BAI, and PCS scores were found to be higher in the migraine patients compared to the control group. The migraine patients were found to have \"moderate\" depression, \"mild\" anxiety, and \"moderate\" disability. There was a positive correlation between BDI, BAI, PCS, MIDAS, and VAS scores in the migraine patients. According to the total BDI and BAI scores of the migraine patients, the PCS total score and the PCS subscales \"helplessness\", \" magnification\", and \"rumination\" scores were higher in the patients with depression or anxiety. Conclusions: It was found that the migraine patients had \"moderate\" depression and \"mild\" anxiety, and their pain catastrophizing level increased with increasing depression and anxiety severity.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Evaluation of the effect of comorbid bronchiectasis on quality of life in patients with chronic obstructive pulmonary disease
    (2022) Yılmaz, Cansu; Acat, Murat; Öner, Serkan; İnci, Habibe; Adahan, Didem
    Objective: The objective of this study was to evaluate the effect of comorbid bronchiectasis on quality-of-life in patients with Chronic Obstructive Pulmonary Disease (COPD). Methods: 103 patients were diagnosed with COPD were included in our study. Spirometric measurements were made. The following measurement tools were used to collect data: 6-Minute Walk Test (6MWT), Modified Medical Research Council (mMRC) dyspnea scale, COPD Assessment Test (CAT), St. George Respiratory Questionnaire (SGRQ), and Short Form 36 (SF-36) quality-of-life questionnaire. Furthermore, all the patients’ high Resolution Computed Tomography (HRCT) images for the last three years were included in the study. Results: 93.2% of the patients were male, with a mean age of 64.79 ± 9.35 years. It was found that SGRQ and SF-36 quality of life scores decreased to approximately half of the full score in all patients. The volume/forced vital capacity (FEV1/FVC) values in the first second of forced expiration were significantly lower in the group with bronchiectasis. A significant correlation was found to exist between the patients’ mMRC dyspnea scale and CAT scores, 6MWT distances, and all subscales of SGRQ and SF-36. In addition, a significant correlation was also found to exist between FEV1 values and all subscales of SGRQ, and between subscales of SF- 36. Conclusions: In our study, when we compared the quality-of-life scores of the patients with COPD and bronchiectasis with those with COPD alone, we found that the quality-of-life of both groups was impaired, but there was no significant difference between them.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Gıda sektörü çalışanlarının burun, boğaz ve gaita kültürü sonuçlarının değerlendirilmesi
    (2020) İnci, Habibe; Askın, Nergiz; İnci, Fatih; Adahan, Didem
    Amaç: Bu kesitsel çalışmada, bir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği’ne gıda sektörü alanındaçalışmak için başvuran kişilerin burun, boğaz ve gaita kültürüsonuçlarının değerlendirilmesi amaçlandı.Yöntem: Çalışmaya Ocak 2017- Kasım 2019 tarihleri arasındaKarabük Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi AileHekimliği Polikliniği’ne, gıda sektöründe çalışmak amacıylasağlık raporu talebi için başvuran bireylerin yaş, cinsiyet gibidemografik verileri ile burun, boğaz ve gaita kültürü sonuçlarıretrospektif olarak analiz edildi.Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 971 kişinin %38,2’si (n=371)kadın, %61,8’i (n=600) erkek, yaş ortalaması 32,0±11,1 yıl idi.Çalışmamızda kültür sonuçlarında üreme tespit edilen bireylerin çoğunun 20-39 yaş aralığında olduğu ve bu yaş grubundaburun kültüründe Metisiline Dirençli Staphylococcus aureustaşıyıcılığının özellikle kadın bireylerde istatistiksel anlamlıolarak yüksek olduğu görüldü (p<0.001). Bireylerin %2,9’undaboğaz kültüründe A Grubu Beta Hemolitik Streptokok taşıyıcılığı saptandı. Sıklık olarak 20-39 yaş aralığında fazla görülmekle birlikte, yaş ve cinsiyet grupları arasında istatistiksel anlamlı fark bulunmadı. Gaita kültüründe sadece 20-39 yaş aralığındaki 5 (%0,5) erkek bireyde Shigella spp. pozitifliği saptanırken, bireylerin hiçbirinde Salmonella spp. tespit edilmedi.Sonuç: Gıda sektörü çalışanlarda burunda Metisiline Dirençli Staphylococcus aureus taşıyıcılığı çoğunlukla kadınbireylerde gözlenirken boğazda A Grubu Beta HemolitikStreptokok taşıyıcılığı açısından cinsiyetler arasında farksaptanmadı. Gaita kültüründe Shigella spp. üremesi olan bireylerin sayısı az olmakla birlikte tamamı erkekti. Bu sonuçlargöz önüne alındığında ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerdeportör taramalarının halen gerekli olduğu düşünülebilir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Kanser hastalarında hepatit b ve hepatit c seroprevalansı
    (2022) İnci, Habibe; Asgın, Nergis; İnci, Fatih; Karataş, Fatih
    Amaç: Kanser hastalarında malignitenin türüne göre hepatit B ve hepatit C seroprevalansının saptanması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza Şubat 2016- Şubat 2021 tarihleri arasında tedavi gören malignite hastaları dâhil edildi. Kanser hastalarının kemilüminesans yöntemiyle saptanmış HBsAg, Anti HBs ve Anti HCV testi sonuçları kanser alt gruplarına göre karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmaya dâhil edilen toplam 882 kanser hastasının %64,6’sı erkek, %35,4’ü kadındı. Hastaların yaş ortalaması 65,74±12,94’tü. Hepatit markerları cinsiyete göre değerlendirildiğinde, Anti HBs seropozitifliği oranının erkeklerde daha fazla olduğu görüldü (p<0.001), HBsAg seropozitifliği (p=0,542) ve Anti HCV seropozitifliği (p=0,301) açısından ise anlamlı farklılık görülmedi. Çalışmamızda, erişkin kanserli hastaların %2,5’inde HBsAg seropozitifti, %0,9’unda Anti HCV seropozitifti, %17,0’sinde ise Anti HBs seropozitifti. Tüm kanser hastalarında Anti HBs seropozitifliği (p=0,074) ve Anti HCV seropozitifliği (p=0,071) açısından kanser grupları arasında farklılık görülmedi. Sarkomlu hastalarda HBsAg seropozitifliği diğer kanser gruplarına göre istatistiksel anlamlı olarak daha yüksekti (%8,3) (p=0,015). Sonuç: Çalışmamızda, diğer kanser türlerine sahip hastalara oranla sarkomlu hastalarda daha yüksek HBsAg seropozitifliği saptanmıştır. Özellikle sarkomlu hastalar başta olmak üzere tüm kanser tiplerinde immünosüpresif tedaviler ve hepatotoksik ajanların kullanılmasından önce kesinlikle viral hepatit paneli incelenmelidir. Ayrıca, kanser tiplerine göre bu farklılığın etyopatolojik açıdan önemi araştırılmalıdır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Sağlık kuruluna başvuru nedenlerinin değerlendirilmesi
    (2016) Benli, Ali Ramazan; Yazıcı, Şenay Demir; Yazıcı, Onur; Çörtük, Mustafa; İnci, Habibe; Benli Çetin, Neriman
    Amaç: Hastanemiz sağlık kuruluna başvuran hastaların, başvuru nedenleri, engellilik oranları ve bunların yaşlara göre dağılımını inceleyerek ülkemizdeki engelliler ile ilgili epidemiyolojik bilgiye katkı sağlamaktır. Yöntem: Ocak 2014- Aralık 2014 tarihleri arasında Karabük Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi sağlık kuruluna başvuran hastaların kayıtları retrospektif olarak incelendi. Sonuçlar oransal olarak tanımlandı. Bulgular: Hastanemiz engelli sağlık kuruluna Ocak 2014-Aralık 2014 arasında 2637 olgu başvurmuştur. Bu hastaların 1554'ü erkek (%58.9), 1083'ü kadın (%41) idi. Yaş arttıkça başvuru sıklığı artmıştır. En fazla başvuru 65 yaş üzeri grupta olmuştur. Hastalar sağlık kuruluna en sık
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Sosyodemografik özelliklerin ve içme suyu tercihinin renal sistemde taş oluşumuna etkisi
    (2023) Kaya, Gül; İnci, Habibe; Kaya, Ahmet; Korkut, Burcu
    Amaç: İnsani tüketim amaçlı su , orijinal hâliyle ya da işlendikten sonra insanların her türlü gereksinimleri için kullanıma sunulan sulardır. Bu çalışmada, bireylerin sosyodemografik özelliklerinin ve içme suyu tercihlerinin böbrek taşı oluşumuna etkisinin incelenmesi planlandı. Yöntem: Kesitsel özellikteki bu çalışmaya 2020 yılında, Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Aile Hekimliği Polikliniği’ne başvuran 18-55 yaş arasındaki 237 hasta dâhil edildi. Çalışmaya, son altı ay içinde herhangi bir nedenle böbrek ultrasonografisi (USG) yaptırmış olan bireyler dâhil edildi. Diabetes mellitus (DM) , hipertansiyon (HT) , akut ve kronik böbrek yetmezliği (ABY ve KBY) hastaları çalışma dışı bırakıldı. Katılımcıların yaş, cinsiyet, meslek gibi sosyodemografik özellikleri, kullandıkları içme suyu çeşidi, günlük tüketilen ortalama su miktarı, hazır su kullananların su tercihine etki eden kriterler ve ultrasonografi sonuçları kaydedildi. Elde edilen verilerin normallik testlerinde iki gruplu karşılaştırmalarda Mann-Whitney U testi, üç ve daha fazla gruplu karşılaştırmalarda ise Kruskall-Wallis H testi kullanıldı. Kategorik değişkenler arasındaki ilişki ki-kare analizi ile incelendi. Bulgular: Katılımcıların %51,1’i erkek, %38,8’i ilkokul mezunu, %38,8’i işsiz, %67,5’i evliydi. Yüzde 79,2’si apartmanda oturuyor, %55,5’i 3-4 kişiden oluşan aile yapısına sahipti. İçme suyu olarak %40,1’inin hazır su tercih ettiği saptandı. Katılımcıların ultrasonografisinde, %14,8 oranında böbrektetaş saptandı. Taş saptanan bireylerin %17,2’si kadın, %19,6’sı ilkokul mezunu, %18,8’i serbest meslek çalışanı, %33,3’ü dul/boşanmıştı. Taş belirlenen bireylerin %26,’sı içme suyu olarak çeşme suyu kullanıyordu. Yaş arttıkça böbrek ultrasonografisinde taş olma olasılığı anlamlı derecede artıyordu. Sonuç: Renal sistemde taş saptanan bireylerin daha yüksek oranda kadın cinsiyette, ilkokul mezunu, dul/ boşanmış olup, içme suyu olarak çeşme suyu tükettiği saptandı. İçme suyu tüketimi açısından çeşme suyunun analizinin yapılmış olmasına dikkat edilmelidir. Güvenilirlik şartlarını sağlamayan kaynaklardan su tüketimi yapılmamalı ve uygunluğu en yüksek olan su kaynağına yönelinmelidir.

| Karabük Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Kastamonu Yolu Demir Çelik Kampüsü, 78050 - Kılavuzlar, Karabük, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim