Yazar "Şahin, Necati Emre" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe An analysis on the evaluation of subjects of doctoral theses completed in anatomy department in turkey(2022) Toy, Şeyma; Şahin, Necati EmreThis study was carried out to examine the trends in subject of study in anatomy department doctoral theses registered in the Higher Education Council (YOK) National\rThesis Centre from 1969 to present. This study was carried out by retrospectively scanning the anatomy department theses registered in the YOK National Thesis Centre.\rWhile 384 of the 1094 registered theses of anatomy department were doctoral theses, it was found that 353 of these were on human anatomy. These theses on anatomy\rwere grouped in categories according to their subject of study. The year the doctoral thesis was conducted in, gender of the thesis author and the title of the thesis advisor\rwere recorded. A total of 353 doctoral theses on human anatomy, 180 (51.0%) of which were completed in 2010 and before and 173 (49%) of which were completed after\r2010, were found in YOK. 96 (27.2%) of the theses were on radiology studies, 84 (23.8%) were on cadaver studies, 84 (23.8%) were on experimental studies, 42 (11.9%)\rwere on anthropometric studies, 35 (9.9%) were on clinical studies and 12 (3.4%) were on other studies. According to the Chi square analysis conducted, statistically\rsignificant difference was found in general thesis categories between 2010 and before and after 2010 (p<0.05). While statistically significant increase was found in studies\rconducted in radiological, clinical, and experimental studies in theses conducted after 2010 when compared with theses conducted in and before 2010, statistically significant\rdecrease was found in theses conducted on cadaver, anthropometric and other subjects of study. As a result of the other analyses conducted, it was concluded that the\rfactors of gender and advisor did not have an effect on the subject of thesis (p>0.05). It was concluded that science and technology that developed over time had a very\rhigh impact on the anatomy department and shaped current studies.Öğe Bilgisayarlı Tomografi Görüntüleri Üzerinden Cavalieri Yöntemiyle Hesaplanan Dalak Hacminin Temel Hemogram ve Biyokimyasal Kan Parametreleri ile İlişkisi Üzerine Bir Çalışma(2021-01-22) Şahin, Necati EmreBu çalışmada sağlıklı bireylerde dalak boyutunu analiz etmenin yanı sıra dalak boyutu ile kan dolaşımındaki temel hemogram ve biyokimyasal parametreler arasındaki olası ilişkiyi değerlendirmek amaçlanmıştır. Çalışmamızda Karabük Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Anabilim dalına ait PACS arşivinden 25-55 yaş aralığındaki sağlıklı 200 bireyin (100 Erkek, 100 Kadın) abdomen Bilgisayarlı Tomografi (BT) görüntüleri kullanıldı. Aynı güne ait bu kişilerin temel hemogram ve biyokimya tahlil sonuçları kaydedildi. ImageJ programı vasıtasıyla Cavalieri Prensibi kullanılarak bireylerin dalak hacimleri hesaplandı. Ayrıca bireylerin dalak yükseklikleri de ölçüldü. Hematolojik test sonuçları dalağın boyutuyla karşılaştırıldı. İstatistiksel anlamlılık için p değeri ?0,05 ayarlandı. Sonuçları analiz etmek için Anderson Darling, two sample t testi, Mann Whitney U ve Spearman korelasyonu kullanıldı. Dalağın ortalama hacmi erkeklerde 311,40 ±130,4 cm3 iken kadınlarda 241,95 ±89,5 cm3 olarak ölçüldü. Dalak yüksekliği ise erkeklerde 10,98 cm iken kadınlarda 9,47 cm olarak ölçüldü. Dalak hacminin ve yüksekliğinin erkeklerde daha büyük olduğu tespit edildi (p? 0,05). Dolaşımda bulunan monosit yüzdesi (MON%), hematokrit düzeyi (HCT), ortalama eritrosit hemoglobin konsantrasyonu (MCHC) ve eritrosit düzeyi (RBC) ile dalak hacminin doğrusal ve anlamlı bir ilişkisi olduğu gözlemlendi. Dalak hacminin yaş, lenfosit yüzdesi (LYM%) ve trombosit düzeyi (PLT) ile negatif yönde doğrusal ve anlamlı bir ilişkisi olduğu bulundu. Tüm bu ilişkilerden lenfosit yüzdesi ile ilgili olan hariç tüm ilişkilerin dalak yüksekliği ile de aynı yönde varlığı gözlemlendi (p<0,05). Bu çalışma sonucunda dalak boyutunun cinsiyet ve yaşla beraber kan dolaşımında bulunan MON%, HCT, MCHC, RBC, LYM% ve PLT parametreleri ile ilişkili olduğu ortaya konulmuştur. ?Öğe Parkinson hastalarında bilişsel bozukluk düzeylerinin bazal ganglionların hacimleri ve korteks kalınlığı ile ilişkisinin incelenmesi(Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Şahin, Necati Emre; Öner, Zülal; Ertan Akan, GülhanParkinson hastalığı (PH), bazal ganglionlardaki dopaminerjik bozulmalar sonucu motor ve bilişsel bozukluklara yol açan nörodejeneratif bir hastalıktır. Kortikal incelme ve striatal dengesizlik, PH'de erken dönemde bilişsel bozulmanın öngörücüleri arasında yer alır. Bu çalışmada, PH'de bilişsel bozukluk düzeylerine göre bazal ganglion hacimlerinin ve kortikal kalınlıkların karşılaştırılması, ayrıca bu yapıların nöropsikometrik ve davranışsal testlerle ilişkilerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Çalışmaya 24 sağlıklı kontrol (SK), 22 bilişsel bozukluğu olmayan Parkinson hastası (PH-NB), 20 hafif bilişsel bozukluğu olan Parkinson hastası (PH-HBB) ve 14 demanslı Parkinson hastası (PH-D) olmak üzere toplam 80 kişi dahil edildi. Beyin görüntüleme verileri manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile elde edilip FreeSurfer yazılımıyla kortikal kalınlık ve bazal ganglion hacimleri analiz edildi. Bilişsel ve duygusal durumları değerlendirmek için Klinik Demans Derecelendirmesi (KDD), Mini Mental Durum Testi (MMDT), Wechsler Bellek Ölçeği (WBÖ), Saat Çizme Testi ve Geriatrik Depresyon Ölçeği (GDÖ) uygulandı. Kortikal kalınlık ve bazal ganglionların hacimlerinin gruplar arasındaki farkı ile bu parametrelerin davranış testleri skorlarıyla ilişkisi birlikte incelendi. Araştırmada, bazal ganglion bölgelerine ait hacim değerleri incelendiğinde, özellikle putamen, globus pallidus ve nucleus lentiformis bölgelerinde anlamlı farklılıklar tespit edildi. Putamen hacmi SK grubunda 4485,71 mm³, PH-NB grubunda 4595,00 mm³, PH-HBB grubunda 4439,11 mm³ ve PH-D grubunda 4046,54 mm³ olarak ölçüldü. Nucleus lentiformis hacimleri gruplarda sırasıyla 6311,03 mm³, 6505,76 mm³, 6342,32 mm³ ve 5806,39 mm³; globus pallidus hacimleri ise sırasıyla 1825,31 mm³, 1910,76 mm³, 1903,20 mm³ ve 1759,85 mm³ olarak hesaplandı. PH-D grubunda, diğer gruplara kıyasla putamen ve nucleus lentiformis hacimlerinde anlamlı bir düşüş bulundu (p=0,000; p<0,001), globus pallidus hacmi ise PH-NB grubuna göre anlamlı derecede daha düşük saptandı (p=0,017). Diğer bölgeler, thalamus (p=0,080), nucleus caudatus (p=0,060), neostriatum (p=0,100) ve corpus striatum (p=0,052), gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermedi. SK ve PH-NB gruplarında, pür bazal ganglion hacim verilerinin klinik testlerle korelasyon analizinde pozitif ilişkiler görülürken PH-HBB ve PH-D gruplarında negatif ilişkiler görüldü. Normalizasyon işlemi sonucunda ise gruplarda hacim verileri ile korelasyonların yön değiştirdiği gözlemlendi. Tüm beyin ortalama korteks kalınlığı, SK grubunda 2.36 mm, PH-NB grubunda 2.31 mm, PH-HBB grubunda 2.31 mm, PH-D grubunda ise 2.21 mm olarak ölçüldü ve PH-D grubu diğer tüm gruplara göre anlamlı şekilde daha ince bir korteks kalınlığına sahipti (p=0,000). SK ve PH-D grupları arasında yapılan karşılaştırmada sol hemisferde gyrus temporalis transversus, gyrus precentralis, gyrus frontalis superior ve gyrus fusiformis alanlarında anlamlı incelmeler gözlemlenirken, sağ hemisferde gyrus supramarginalis, sulcus temporalis superior kıyıları, gyrus fusiformis, precuneus, gyrus temporalis inferior ve gyrus precentralis bölgelerinde kortikal kalınlıkta incelmeler kaydedildi (p<0,001). Kortikal kalınlık ile klinik testler arasında belirgin ilişkiler gözlemlendi. Özellikle, farklı gruplarda MMDT, Saat Çizme Testi ve WBÖ gibi bilişsel testlerin, belirli kortikal alanlarla anlamlı ilişkiler gösterdiği bulundu. Çalışmada sadece PH-HBB grubunda GDÖ ile kortikal kalınlık arasında pozitif ilişkiler tespit edildi. Sonuç olarak, bu tez çalışmasında elde edilen bulgular, PH’nin bilişsel bozulma ile ilişkili nöroanatomik değişimlerini anlamada önemli bir katkı sağlamaktadır. Bazal ganglion hacimlerinde ve kortikal kalınlıkta gözlemlenen değişiklikler, bilişsel işlevlerin PH sürecinde nasıl etkilendiğini ortaya koymaktadır. Özellikle, putamen ve nucleus lentiformis gibi yapılar, bilişsel bozulmanın erken göstergeleri olarak değerlendirilebilecek potansiyel biyobelirteçlerdir. Bu sonuçlar, PH’nin erken tanısı ve tedavisinde, nöroanatomik değişimlerin önemli olduğu gözlendi.