Yazar "Fakhoury, Tamim" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe ARAP ŞİİRİNDE AHLAKİ DEĞERLER (CAHİLİYE VE İLK İSLAMİ DÖNEM)(2022-06) Fakhoury, TamimAraştırmacı, yaptığı çalışmada cahiliye ve İslamî ilk dönem Arap şiirini ele almıştır. Bu da belirlenen konu çerçevesinde, şiire yansıyan kişisel ve toplumsal ahlakî erdemler üzerinden yapılmıştır. Bu bağlamda araştırmacı, söz konusu her iki dönemde insanın kendi nefsine bakışı ve insanların birbirleriyle olan ilişkisi kapsamında toplumda hâkim olan yüksek ahlakî unsurlardan şiire yansıyanlar üzerinde durmuş ve onların köklerini, benimsenme sebeplerini, arkasında yer alan unsurları, üst örnek ve değerler olarak ifade edilen hususları araştırmıştır. Bunun akabinde belirlenen sınırlar dâhilinde her iki dönem şiirlerini ahlakî yönden karşılaştırmaya tabi tutmuştur. Sonra da eski şiirin sanat yönü üzerinde durmuştur. Bu konu, o toplumların tabiatını, manevî ve ahlakî arka planlarını, teorik ve pratik düzeyde etkilerini ele aldığından dolayı oldukça önem arz etmektedir. Bu sayede İslam’ın etkisiyle Arap şairin hayata bakışının değişmesi, karakteri, ahlakı yapısı, yönlendirmede etkin olan yönleri ve bunların ahlakî arka planları doğrultusunda davranışların tezahürünü disiplinize eden unsurları takip edilmektedir. Bütün bunlar, edebî çalışmayı sürdürme hedefinin yanında, Arap şiirinin çeşitli yönlerinden mühim bir kısmını ele alma ve ondaki yeni anlamlar eşliğinde şiirin teşekkülüne olan etkisi üzerinde durmayla bağlantılı olmaktadır. Araştırmacı, yaptığı çalışmanın yapısına, seyrine ve gayesine uygun bulduğu için arzulanan hedefe varmak maksadıyla metodik, niteleyici ve analizci bir yol izlemiş ve yapmış olduğu çalışmada şu sonuçlara ulaşmıştır: Bunların en önemlisi de cahiliye dönemi şiirinin gösterişe ve şairin de içinde yer aldığı toplum ile irtibatlı olan maksatlara, kişisel ve toplumsal çıkarlara mahkûm olmasıdır. Arap insanı, İslam inancına geçiş yaptığı sırada kendisini ahlakî yönelişe sevk eden köklü bir dönüşüm yaşamıştır. Dolayısıyla onda yeni anlamlar, fikirler ve öldükten sonra tekrar diriltilerek yaptıklarından ve niyetlerinden dolayı hesaba çekecek olan kâinatı ve insanı yaratan bir ilaha teslim olması sebebiyle daha önce bilmediği yeni ahlakî duygular meydana gelmiştir. Bu bağlamda yaptığı işin gerçeğini görecek; hayırsa hayır, şer ise şer olarak meyvesini alacaktır. Bu da Arap şairinin İslam’ın ilk dönemlerinde gölgesinde yer aldığı, doğrudan kitap ve sünnet ile olan irtibatı içinde öğrendiği ölçüye uygun düşmektedir. Araştırmacıların bu alandaki çalışmalarında dikkate alacakları bundan daha uygun bir örnek bulunmamaktadır.