Fuzûlî’nin rind ü zâhid’i örneğinde tasavvufta vahdet düşüncesi

Küçük Resim Yok

Tarih

2020

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Tasavvufî geleneğin temel konularına şiirlerinde yer veren ve bu geleneğin tedrisinden geçtiği düşünülen XVI. yüzyılın mihver şâiri Fuzûlî’nin Farsça kaleme aldığı mensur Rind ü Zâhid adlı eserinde Muhyiddin İbnü’l-Arabî’den sonra sistemleşen vahdet-i vücûd düşüncesinin izlerini görmekteyiz. Eserde Rind ile Zâhid’i fikrî çerçevede karşılaştıran şâir, tevhid prensibine göre Hakk’a varılan yolun vahdet düşüncesinden geçtiği, bu yolda ikiliğe yer olmadığı ve bunu ancak muvahhidlerin başarabileceği kanaatindedir. Ayrıca, gönlün aklın ötesinde bir kavrayışa sahip olduğu, sırrın görünenin ötesinde görünmeyende bulunduğu hatta bâtının zâhirin içinde saklı olduğu, Rind ile Zâhid arasında münâzara edilen her meselelerin neticesinde varılan bir hakikat olarak karşımıza çıkarılmaktadır. Kâinatta tecellî eden her güzellik ilâhî güzelliğin bir tezâhürüdür. Temâşâ ettiğimiz her şey, bakış açımıza göre kötü gözükebilse de Hakk’ın sanat eseri olması hasebiyle hakîkatte güzeldir. Çünkü Allah her neyi yaratmışsa güzeldir. Muvahhid, her tecellînin bir nakış olup Nakkaş’a işâret ettiği hakikatini idrâk etmelidir. Çalışmamızda sûretten çok sîrete yönelmenin hakîkat yolundaki sâlik için en önemli hedef olduğunu belirten eser, tasavvufî kavram ve unsurlar göz önünde bulundurularak değerlendirilecektir.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Kaynak

RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

0

Sayı

21

Künye