Âşik şem’î’nin şiirlerinde divan edebiyati tesirlerine dair tespitler

Küçük Resim Yok

Tarih

2014

Yazarlar

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

XIX. yüzyıl Âşık edebiyatının yeniden canlandığı ve güçlü temsilciler yetiştirdiği bir dönemdir. XVI. yüzyıldan beri gelişimini sürdüren bu edebiyat geleneği bu yüzyılda büyük bir ehemmiyet kazanmış ve mahallileşme cereyanın da etkisiyle sadece halk arasında değil; yüksek zümre arasında da kendisine yer bulmaya ve ilgi görmeye başlamıştır. Âşıklar, saray ve devlet adamları tarafından korunmuş, bey ve paşa konaklarından saraya kadar her yerde âşıklara rastlanır olmuştur. Âşık edebiyatında XVII. yüzyıldan itibaren Âşık Ömer ve Gevherî ile görülmeye başlayan Divan edebiyatı tesiri bu asırda bilhassa şehirde yaşayan âşıklar arasında doruk noktasına ulaşmıştır. Bu etkileşim neticesinde âşıklar şiirlerinde hece veznini kullandıkları gibi aruz veznini de kullanmışlardır. Bu vezinle divanlar, semailer, selisler, kalenderiler, satrançlar söylemişler, şiirlerinde Arapça ve Farsçadan alınmış pek çok kelime ve terkibe, dinî-tasavvufî kavramlara yer vermişler, klasik edebiyatın türlerini, mazmunlarını, edebî sanatlarını kullanmışlar, klasik edebiyat mensupları gibi nazireler yapmışlar ve tarih düşürmüşlerdir. XIX. yüzyıl Âşık edebiyatı temsilcilerinden sayılan ve asıl adı Ahmet olan Âşık Şem'i, 1772-1773 yıllarında Konya'da dünyaya gelmiştir. Herhangi bir eğitim almayan Ahmet, bulunduğu kültür ortamları içerisinde kendisini yetiştirmiştir. Çağdaşı olan pek çok âşık gibi bir süre İstanbul'da da bulunan Âşık Şem'î, saraya kadar çıkmış ve III. Selim'in huzurunda sanatını icra etme imkânı bulmuştur. Çalışmada Âşık Şem'î'nin şiirleri şekil ve muhteva bakımından incelenerek şiirlerindeki klasik edebiyata ait unsurlar tespit edilmeye çalışılacaktır

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Kaynak

Turkish Studies (Elektronik)

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

9

Sayı

3

Künye