Türkiye’deki katılım bankaları açısından 5411 sayılı bankacılık kanunu’nun değerlendirilmesi
Küçük Resim Yok
Tarih
2023
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Bu araştırma katılım bankalarının faaliyetlerini düzenleyen 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu'nun, İslâm hukuk kurallarına uygunluğunu incelemeyi amaçlamaktadır. Katılım bankalarının faaliyetlerinin konvansiyonel bankalardan farklı olmasıyla birlikte, katılım bankalarının tâbi olduğu kanunun İslâm hukuku hükümlerine uygun olduğu varsayılmaktadır. Bu kapsamda Türkiye'de bankaların işleyişini düzenleyen kanun maddeleri ele alınmıştır. Ayrıca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) ve Türkiye Katılım Bankaları Birliği'nin (TKBB) işlevleri incelenmiştir. Türkiye’de katılım bankacılığının tarihi ve faaliyet gösteren katılım bankalarının fon kullandırma yöntemleri üzerinde de kısaca durulmuştur. Türkiye’deki faaliyet gösteren altı katılım bankası zikredilmiş ve bunların tarihçesi hakkında bilgiler verilmiştir. Yasal çerçeveyi belirlemek amacıyla ilgili kanunda katılım bankalarıyla doğrudan bağlantısı bulunan yedi madde tahlil edilmiştir. Bu araştırmada Türkiye'de katılım bankalarının faaliyetlerini düzenleyen yasal maddelerin izini sürmek için tümevarım yaklaşımı ve ilgili yasal maddelerin, bu bankaların faaliyetlerini düzenleyen İslâm hukuku hükümlerine ne ölçüde uygun olduğunu analiz etmek için analitik bir yaklaşım kullanılmıştır. Öncelikle bu kanunun açık bir şekilde katılım bankacılığından bahsedip bahsetmediği ve konvansiyonel bankalar ile katılım bankalarını ayırıp ayırmadığı incelenmiştir. Daha sonra katılım bankalarının sisteminin 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’na uygunluğu üzerine bir değerlendirme yapılmıştır. Bu araştırma katılım bankalarının yönetiminde temel teşkil eden Bankacılık Kanunu’nun ele alınması sebebiyle önem arz etmektedir. Çünkü bu kanunun incelenerek konuyla ilgili maddelerinin analiz edilmesi, katılım bankalarının uygun bir şekilde faaliyet gösterip göstermediğinin saptanması noktasında yardımcı olmaktadır. Konvansiyonel bankalar ve katılım bankaları için ortak olarak kullanılan kanunun her iki banka türünün faaliyetleri için de uygun olması gerekmektedir. Ayrıca bu kanunun katılım bankalarının amacına uygun bir şekilde faaliyet gösterebilmesi için İslâm hukuk kurallarına aykırı olmaması temel şartlardan biridir. İki bankanın yönetim sistemleri arasında tek kanunla söz konusu uyumun sağlanması mümkün olmadığından katılım bankaları için müstakil bir kanunun oluşturulması ihtiyacı doğmaktadır. Araştırmadan ulaşılan sonuçlar arasında en önemlileri şunlardır: 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu, ilgili bankaların İslâm hukuku kapsamındaki yönetimine ilişkin yeterli maddelerden yoksundur. Bu nedenle ilgili bankaların Türkiye'deki İslâm hukuku kurallarına uyumu konusunda kesin sonuçlar çıkarılamaz. Türkiye’deki konvansiyonel ve katılım bankalarının tamamı 01.01.2005 tarihinde 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’na bağlanmıştır. BDDK finans şirketlerinin faaliyet düzenlemelerini ve denetlemelerini gerçekleştirmekte; TKBB de katılım bankalarının hak ve menfaatleri üzerine çalışmalar yapmaktadır. 5411 Sayılı Bankacılık Kanununun katılım bankaları ile ilgili düzenlemelerin olduğu yedi maddenin incelemesi sonucunda katılım bankalarının İslâm hukuk kuralları çerçevesinde yönetilmesine dair yeterli miktarda madde bulunmadığı kanaati oluşmuştur. Bu yedi maddede yeterli bulgu olmamasından dolayı da Türkiye’deki katılım bankalarının İslâm hukuk kurallarına uygunluğuna dair kesin bir sonucuna ulaşılamamaktadır. Türkiye’deki katılım bankalarının İslâmî esaslara göre sıkı bir şekilde yönetilebilmesi için mevcut kanunlardan özel bir Katılım Bankacılığı Kanunu’nun çıkarılması ve bu kanuna paralel olarak Katılım Bankalarını Denetleme ve Düzenleme Kurumu’nun kurulması gerekmektedir. Diyanet İşleri Yüksek Kurulu (DİYK), BDDK ve TKBB ile işbirliği, Katılımcı Bankacılık Kanunu'nun fetvalarla desteklenmesi ve resmiyet kazanması açısından önemlidir. Bu kanunun çıkarılması sürecinde İslâm hukukunun kaynak zenginliğinden faydalanmak gayesiyle, tek bir fıkhî mezhebin görüşlerine bağlı kalınmaması önerilmektedir.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Kaynak
Harran ilahiyat dergisi (Online)
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Cilt
Sayı
50