Yazar "Öztürk, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akdeniz Bölgesinde Yangın Sonrası Vejetasyon Yenilenmesine Etki Eden Coğrafi Faktörlerin Uzaktan Algılama ve Yapay Zekâ Yöntemleriyle Analizi(2024-07-19) Öztürk, AhmetAraştırmanın amacı, Türkiye’nin Akdeniz Bölgesi’nde 2008 yılında gerçekleşen Samandağ, Gülnar, Manavgat ve Kumluca yangın alanlarında, spektral vejetasyon yenilenmesini ve yenilenmeyi etkileyen faktörleri incelemektir. Araştımada yangın alanlarında vejetasyon kaybının tespiti için, altı farklı yanma derinliği (dNBR, RdNBR, RBR, dNBRoffset, RdNBRoffset ve RBRoffset) analizi gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında vejetasyon yenilenmesinin mekânsal dağılışı için 2008-2022 yıllarını kapsayan 15 yıllık NBR ve EVI kaynaklı spektral yenilenme verilerinden yararlanılmıştır. Yangın alanlarına ait spektral vejetasyon yenilenmesine ait zamansal veriler için ise LandTrendr algoritması kapsamında piksel tabanlı zaman serisi grafikleri kullanılmıştır. Vejetasyon yenilenmesinin yüksek gerçekleşeceği alanların tahmini için Açıklanabilir Yapay Zeka yöntemi uygulanmıştır. XGBoost algoritmasının kullanıldığı yapay zeka modelinde yanma derinliği (dNBRoffset), litoloji, bakı, yüzey sıcaklığı, solar radyasyon, meşcere, eğim, yağış, sıcaklık, rüzgar, yükseklik, eğrisellik, ve toprak parametreleri girdi olarak kullanılmıştır. SHAP yöntemi ile girdilerin model üzerindeki etkileri belirlenmiştir. Samandağ’da %84, Gülnar’da %73, Manavgat’ta %82, Kumluca’da %92 eğitim doğruluğu elde edilmiştir. Yanma derinliği parametresinin, her yangın alanında model üzerinde en etkili parametre olduğu gözlenmiştir. Araştırmada tüm yangın alanlarında klimatik faktörlerin (solar radyasyon, rüzgar, yüzey sıcaklığı,ort. yağış, ort. sıcaklık) spektral vejetasyon yenilenmesinin tahmin edildiği modeller üzerinde daha etkili olduğu tespit edilmiştir. Eğim ve bakı gibi faktörleri de tüm modellerde ön plana çıkan topografik faktörler olmuştur. Özellikle eğim faktörü sınırlayıcı bir faktör olarak dikkat çekmiştir. Araştırma sonuçları, Akdeniz ekosisteminde, yangın sonrası vejetasyon yenilenmesinin geniş alanlarda pratik bir şekilde takibi ve yenilenmeyi etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi amacıyla yanma derinliği, spektral vejetasyon yenilenmesi ve Açıklanabilir Yapay Zeka yönteminin birlikte kullanımının önemine vurgu yapmaktadır. ?Öğe Bütüncül havza yönetimi yaklaşımının Ermenek çayı havzası örneğinde uygulanabilirliğinin değerlendirilmesi(Karabük Üniversitesi, 2020) Öztürk, Ahmet; Coşkun, MücahitBu tez çalışmasında, bütüncül havza yönetimi yaklaşımının Ermenek Çayı Havzası örneğinde uygulanabilirliği değerlendirilmiştir. Çalışmanın alanı Doğu Akdeniz Havzası bünyesindeki Göksu Nehri Alt Havzası'nın içerisindeki 4073 km²'lik Ermenek Çayı Havzası ile sınırlıdır. Tezde, bütüncül havza yönetimi yaklaşımının Türkiye'deki olası etkilerinin Ermenek Çayı Havzası özelinde irdelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla öncelikle, havza yönetimi anlayışının ortaya çıkış süreci açıklanmıştır. Havza yönetim anlayışı, su kaynaklarının yönetilmesi temelinde ortaya çıktığı için bu süreç, su kaynaklarının kontrol edilmesinden itibaren ele alınmıştır. Binlerce yıldır insanlar, suları yönetmeye çalışmaktadır. MÖ 6000 yılına kadar uzanan bu süreç, insanların sular özelinde tüm doğal kaynakları sürdürülebilir kullanma ihtiyacını da ifade etmektedir. Bu sebeple insanlar tarih boyunca, sular başta olmak üzere doğal kaynakları korumak ve kullanmak adına çeşitli yaklaşımlar benimsemişlerdir. Bilinen ilk örneklerine 18. yüzyılda rastlanan bütüncül havza yönetimi de bu yaklaşımlardan biridir. Tezde, havza yönetimi anlayışının zaman içerisinde farklı yaklaşımlarla (tek amaçlı, çift amaçlı vd.) gelişim süreci takip edilmiş ve mevcut durumu açıklanmıştır. Günümüzde gelinen aşamada havza yönetimi; havza içerisindeki sosyal, ekonomik ve ekolojik tüm faktörlerin bütüncül (holistik) yaklaşımla ele alındığı bir anlayış hâlini almıştır. Son yıllarda birçok ülke tarafından benimsenmeye başlayan bütüncül havza yönetimi yaklaşımı, AB SÇD ile birlikte Türkiye'nin de gündemine girmiştir. Türkiye, AB'ye tam üyelik süreci kapsamında, bütüncül havza yönetimi temelinde oluşturulan SÇD'ye uyacağını bildirmiştir. Bu bağlamda araştırmada, 2000'li yıllara kadar Türkiye'de su yönetimi olarak ön plana çıkan ve sonrasında SÇD'ye uyum süreciyle birlikte havza yönetimine dönüşen çalışmaların seyri üzerinde durulmuştur. Ayrıca, Türkiye'nin havza yönetimi faaliyetlerini yürütmek amacıyla oluşturduğu kurullardan bahsedilmiş ve bu kurulların yasal dayanakları, yapısı, görev ve sorumlulukları açıklanmıştır. Araştırmada, öncelikle Ermenek Çayı Havzası'nın fiziki ve beşerî özellikleri açıklanmıştır. Ayrıca, hem fiziki özelliklerin nicel dayanaklarını oluşturmak hem de havza yönetimi çalışmalarında kullanışlı bir yöntem önermek amacıyla morfometrik analizler yapılmıştır. Havzanın çizgisel, alansal ve rölyef morfometrisi 23 parametre üzerinden hesaplanmıştır. Çalışmada Ermenek Havzası'nın öngörülen bütüncül yönetimi, yapılan arazi çalışmaları, ilgili kişilerle görüşmeler, havzanın fiziki-beşerî yapısı, ulusal ve uluslararası protokoller dikkate alınarak değerlendirilmiştir. Bununla birlikte havza yönetimi uygulamalarında sorun teşkil eden "nehir havza bölgeleri" ve "uluslararası havzalar" konularına değinilmiştir. Türkiye'de bütüncül havza yönetimi yaklaşımının yasal ve kurumsal yapısı dikkate alındığında, Ermenek Çayı Havzası gibi nispeten küçük bir havzada dahi; 4 il, 12 ilçe, 3'er tane DSİ-OGM müdürlüğü ve ilgili bakanlık temsilcileri gibi birçok paydaşın sorumluluğu bulunmaktadır. Çalışmada, kurullarda bir araya getirilen ilgili kurumların yetki alanları havza sınırları kapsamında değerlendirilmiş ve muhtemel sorunlar açıklanmıştır. Ermenek Çayı Havzası özelinde, Türkiye'nin bütüncül havza yönetimi yaklaşımındaki; güçlü yönleri, zayıf yöneleri, fırsat ve tehtidleri belirtilerek, elde edilen sonuçlar kapsamında çözüm önerileri sunulmuştur. Değerlendirmeler sonucunda Türkiye'de ulusal havza sınıflandırmasının belirlenmediği tespit edilmiştir. SÇD'ye uyum kapsamında benimsenmesi gereken havza sınıflandırmasının ise Türkiye'deki havzalar ile uyumsuz olduğu anlaşılmıştır. Havza yönetimi konusunda ulusal ölçekteki en büyük sorun, uluslararası havzalardır. Komşu ülkelerle antlaşmaların bulunmaması bu sorunun temelini oluşturmaktadır. Ermenek Çayı Havzası özelinde değerlendirildiğinde, havza yönetimi kurulları özellikle Havza Yönetim Heyeti- yetki alanları bakımından sorun oluşturmaktadır. Ayrıca havza içerisinde 12 siyasal idari birimin bulunması da bütüncül havza yönetimi faaliyetlerinin uygulanmasını güçleştirecektir. Çalışmada, havza yönetimi konusunda DSİ-OGM gibi önemli kurum sınırlarının havza sınırları ile uyumsuz olduğu belirlenmiştir. Bu kurumların kendi aralarında ve havza ölçeğindeki uyum sorunları, havza yönetiminin küçük havzalarda dahi uygulanma zorlukları bulunduğunu göstermektedir. Bu sebeple, havza yönetimi konusunda öncelikle uygulayıcı birimlerin (DSİ, OGM gibi) yetki alanlarını ve faaliyetlerini havzalara göre belirlemesi daha gerçekçi bir yaklaşım olarak görülmektedir. Anahtar Sözcükler : Ermenek Çayı Havzası, havza yönetimi, bütüncül yaklaşım, havza, entegrasyonÖğe Experimental investigation of an al2o3 / distilled water nanofluid used in the heat pipes of heat exchangers(2018) Öztürk, Ahmet; Özalp, Mehmet; Sözen, AdnanThis study investigates the thermal performance of a heat pipe heat recovery system in air-to-airheat recovery systems using a nanofluid of Al2O3(aluminum oxide) particles and distilledwater. The experimental setup used 15 wickless vacuumed copper pipes with a length of1000 mm, a 10.5 mm inner diameter and a 12 mm outer diameter. The evaporator sectionconsists of 450 mm of heat pipes, the condenser section is 400 mm, and the adiabatic section is150 mm. In experimental studies, 33% of the evaporator volume of the heat pipes was filledwith working fluids. Experiments were carried out at temperatures between 25ºC and 90ºC byusing five different cooling air flows (40 g/s, 42 g/s, 45 g/s, 61 g/s and 84 g/s), and two differentheating powers (3 kW and 6 kW) for the evaporation section, to determine the heat removedfrom the condensation section. Experiments were performed for distilled water and Al2O3nanofluid, respectively, and the results were compared with each other. As a result of theexperiments, it was observed that using a nanofluid as the working fluid increased the efficiencyof the heat pipe. The highest efficiency (? = 59%) was obtained in the experiments carried outusing an Al2O3 nanofluid at a heating power of 3 kW and an air flow of 112 g/s.Öğe Havza önceliklendirmesi bakımından ermenek çayı havzası ve gökçay havzasının karşılaştırmalı morfometrik analizi(2022) Coşkun, Mücahit; Öztürk, AhmetAraştırmada Ermenek Çayı havzası (EÇH) ve Gökçay havzasının (GH) morfometrik analiz parametreleri, doğal kaynak yönetimi bakımından havzaların önceliklendirilmesine katkı sağlamak amacıyla karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Çalışmada çizgisel, alansal ve rölyef morfometrilerini kapsayan toplam 23 parametre dikkate alınmıştır. Araştırmanın veri altyapısı, 12.5 m çözünürlüğe sahip ALOS PALSAR (Advanced Land Observing Satellite-1, Phased Array type L-band Synthetic Aperture Radar Mission) uydu görüntülerinden elde edilen sayısal yükseklik modeli (SYM) kullanılarak oluşturulmuştur. Analizlerde kullanılan akarsu dizinlerinin belirlenmesinde, Strahler yöntemi dikkate alınmış ve ölçümler ArcMap 10.4.1 programı aracılığıyla yapılmıştır. Parametre hesaplarına dayanan sonuçlara göre, EÇH’nin GH’ye oranla; geçirimsiz (Rb, RL, Fs, If, Re, Rn), dairesel (Lum, lo, T, Ff, Rc, Kg), eğim değeri yüksek (H, Rh, Rhp, Rn), jeomorfolojik olarak yaşlılık evresine daha yakın (Hc, Hi) bunlarla birlikte, dolaylı olarak taşkın hassasiyeti ve erozyon duyarlılığı yüksek bir havza olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen verilere göre, EÇH’nin toprak ve akarsu kaynaklarındaki bu muhtemel sorunları nedeniyle, doğal kaynak yönetimi bakımından GH’ye göre daha öncelikli olduğu anlaşılmıştır.Öğe HVAC ünitelerinde kullanılan ısı borulu ısı geri kazanım ünitesi performansının deneysel ve teorik incelenmesi(Karabük Üniversitesi, 2018) Öztürk, Ahmet; Özalp, MehmetBu çalışmada, Al2O3, TiO2 ve Fly ash nano parçacıkları içeren nano akışkanlar ile saf su kullanan havadan havaya ısı borulu bir ısı geri kazanım sistemlerinde ısıl performansının değişimi deneysel olarak incelenmiştir. Kurulan deney düzeneğinde 15 adet olan fitilsiz ısı borularının boyu, iç çapı ve dış çapı sırasıyla 100 cm, 10.5 mm ve 12 mm'dir. Kullanılan ısı borularının evaporatör, kondenser ve adyabatik bölgeleri de sırasıyla 450 mm, 400 mm ve 150 mm'lik kısmını teşkil etmektedir. Yapılan deneysel çalışmalarda, evaporatör bölgesinde ısı borularının iç kısımlarının 1/3'lük bölümü çalışma sıvıları ile doldurulmuştur. Deneylerde beş farklı soğuk hava debisi ( 40 g/s, 42 g/s, 45 g/s, 61 g/s, 84 g/s) oluşturulmuş ve evaporatör bölgesinde iki farklı ısıtıcı gücü (3 kW ve 6 kW) için deneyler yapılmıştır. Sonuçlardan elde edilen sistem verimi kullanılan her bir çalışma sıvısı için birbirleriyle karşılaştırılmıştır. Deney sonuçlarına göre, çalışma sıvısı olarak Fly ash nano akışkanı kullanıldığında; 3 kW'lık ısıtma gücü, 1.9 m/s'lik sıcak hava hızı ve 61 g/s'lik hava debisi ile ısıl verimin % 68 olduğu belirlenmiştir.Öğe Türkiye’de maksimum-minimum sıcaklık ortalamaları ve yağış tutarının google earth engine ile 2005-2040 dönemi modellemesi(2023) Coşkun, Mücahit; Sahıner, Hüseyin; Canbulat, Onur; Öztürk, Ahmet; Tasoglu, EnesSon yıllarda etkisini giderek artıran küresel iklim değişikliği, artık insanlığın önlem alması ve uyum çabalarını artırması gereken bir problem haline gelmiştir. Daha uzun süre maruz kalınan sıcak hava dalgaları, sıcak hava dalgaları ile birlikte sıklığı giderek artan orman yangınları, kuraklık, şiddetli yağışlar, sel ve heyelan olayları iklimsel parametrelerdeki farklılaşmaların en belirgin göstergeleridir. İklim değişikliğinin Dünya’nın farklı alanlarında farklı sonuçları ortaya çıksa da, Türkiye’nin içinde bulunduğu Akdeniz Havzası bu değişikliklerden en fazla etkilenmesi beklenen sahalardandır. Türkiye'nin sıcaklık ve yağış iklim değişkenleri üzerine gelecek öngörüsü sunmak ve olası farklılaşmaları belirlemek çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Bilimsel kuruluşlar tarafından geliştirilen modeller ve uygulanan emisyon senaryoları, gelecekte yaşanabilecek olası değişikliklerin tahmini için önemli metotlardır. Araştırmada Coupled Model Intercomparison Project Phase 5 (CMIP5) projesi kapsamında yer alan modellere ve senaryolara ait çoklu model ortalaması kullanılmıştır. Analizlere dahil edilen emisyon senaryoları RCP4.5 ve RCP8.5’tir. Çalışmaya ait analizler Google Earth Engine bulut işletim sistemi ile gerçekleştirilmiş ve ArcGIS 10.4 programı ile haritalanmıştır. Yapılan analizler sonucunda 2005-2040 döneminde Türkiye, bugünkü ortalamalara göre daha sıcak günler ile karşı karşıya kalacaktır. Maksimum sıcaklık ortalamalarındaki artış trendi daha kuvvetlidir. Akdeniz kıyılarında görülen iklim şartları ilerleyen yıllarda etki sahasını Ege ve Marmara bölgelerine doğru genişletecektir. Doğu Anadolu Bölgesi’nde minimum sıcaklık ortalamalarında daha kuvvetli artışlar yaşanacaktır. Yağış miktarlarında Akdeniz-Ege kıyıları ve iç bölgelerde azalma, Doğu Karadeniz kıyılarında kısmen artışlar görülecektir. Genel olarak bütün Türkiye arazisinin ortalama yağışı dikkate alındığında, pozitif ya da negatif yönde bir eğilim mevcut değildir.