Yazar "Özyürek, Arzu" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 53
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aile hekimi ve öğretmenlerin çocuk ihmal ve istismarı konusundaki görüş ve tutumları(2018) Özyürek, Arzu; Çetin, Asya; Yıldırım, RukiyeBu çalışmada, çocukların ihmal ve istismarı olgularıyla karşılaşma olasılığının daha fazla olduğudüşünülen aile hekimi ve öğretmenlerin, çocuk ihmal ve istismarına yönelik görüş ve tutumlarınınincelenmesi amaçlanmıştır. Betimsel tarama modelindeki çalışmada, çalışma grubunu 29 aile hekimive 59 öğretmen olmak üzere 88 kişi oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında “Çocuk İhmal veİstismarına Yönelik Davranışları İçeren Anket Formu” kullanılmıştır. Verilerin analizinde t-Testi,ANOVA ve Pearson Korelasyondan yararlanılmıştır. Sonuç olarak; aile hekimi ve öğretmenlerin, çocukihmali ve istismarı olgularıyla sık karşılaşmadıkları, karşılaştıkları durumlarda ne yapacaklarıkonusunda zorlandıkları belirlenmiştir. Erkeklerin cinsel ve duygusal istismara yönelikfarkındalıklarının kadınlardan daha yüksek olduğu, 46 ve üzeri yaş grubundaki bireylerin cinselistismara yönelik daha az hassasiyet gösterdikleri, öğretmenlerin aile hekimlerine oranla cinsel,duygusal istismar ve ihmale ilişkin olarak daha duyarlı oldukları belirlenmiştir. Aile hekimleri veöğretmenlerin, çocuk ihmal ve istismarı konusundaki farkındalığı arttıkça karşılaştıkları vakalaradaha duyarlı bir tutum sergileme eğiliminde oldukları belirlenmiştir.Öğe Aile içi etkileşim eğitim programının ergenlerin öznel iyi oluşlarına etkisi(2020) Özyürek, ArzuBu çalışmada, uygulanan eğitim programının ergenlerin öznel iyi oluş düzeyine etkisini incelemek amaçlanmıştır. “Aile İçi EtkileşimEğitim Programı” haftada bir gün ve 16 hafta süreyle uygulanmıştır. Çalışma yarı deneysel olarak planlanmıştır. Eğitim programınakatılan ergenlerden tek ebeveynli aileye sahip 46 ergen ve tam aileye sahip 46 ergen olmak üzere 92 ergen çalışma grubunuoluşturmuştur. Verilerin toplanmasında Ergen Öznel İyi Oluş Ölçeği ön test-son test olarak uygulanmıştır. Verilerin analizinde, KruskalWallis-H ve Mann Whitney-U testlerinden yararlanılmıştır. Çalışma sonucunda, ergenlerin Öznel İyi Oluş Ölçeği puanlarının cinsiyetdeğişkeninden etkilenmediği belirlenmiştir. Yedinci ve sekizinci sınıf ergenlerin Olumlu Duygular alt boyut ön test ortalama puanları5.ve 6.sınıfların puanından, tam aileye sahip ergenlerin tüm alt boyut ön test ortalama puanları parçalanmış aileye sahip ergenlerinortalama puanından anlamlı düzeyde daha yüksek iken; bu puan farklarının eğitim programı sonrasında ortadan kalktığı belirlenmiştir.Çalışmada uygulanan “Aile İçi Etkileşim” eğitim programının ergenlerin öznel iyi oluşu üzerindeki etkisinin olumlu olduğu saptanmıştır.Öğe Aile içi şiddet farkındalığı ölçeği: güvenilirlik ve geçerlilik çalışması(2019) Özyürek, Arzu; Kurnaz, Fatma BetülBu çalışmada, yetişkinlerin aile içi şiddete yönelik farkındalığını belirlemek için birölçek geliştirilmesi amaçlanmıştır. Çalışma grubunu, Açımlayıcı Faktör Analizi içinfarklı bölümlerde öğrenim gören 142 kadın ve 103 erkek olmak üzere 245 lisansöğrencisi; Doğrulayıcı Faktör Analizi için 174 kadın ve 111 erkek olmak üzere farklıyaş grubundan ve farklı öğrenim düzeyinden 285 kişi oluşturmuştur. Ölçüte dayalıgeçerliğini belirlemede ise ayrıca 170 kişiden veri toplanmıştır. Ölçüte dayalı geçerliği Aile İçi Şiddete İlişkin Tutum Ölçeği kullanılarak belirlenmiştir. Üçlü derecelendirilen ölçek maddelerinin ayırt ediciliğini belirlemek için madde-toplam puankorelasyonları hesaplanmış, üst %27’lik grup ve alt %27’lik grubun madde puanlarıarasındaki fark t Testi ile incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar, ölçek maddelerininayırıcılığının yeterli düzeyde olduğunu göstermiştir. Güvenilirliğin 0.71 ile 0.92arasında değiştiği belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar, 20 maddelik dört faktörlüAile İçi Şiddet Farkındalığı Ölçeği’nin güvenilir ve geçerli sonuçlar verdiğine ilişkinkanıtlar sunmuştur.Öğe Aktif katilimli aile eğitimi çalişmasi örneği çocuğumuza bir oyuncak yapalim(2012) Özyürek, ArzuAnne babaların ebeveynlik becerilerini desteklemek, onları çocuk gelişimi ve eğitimi konusunda bilgilendirmek temel amacıyla uygulanan aile eğitimi programları oldukça önemlidir. Aile eğitimi çalışmaları, anne babaların ihtiyaçlarına yönelik düzenlendiğinde katılım oranını artırmak ve istenilen hedefe ulaşmak mümkün olmaktadır. Bu çalışmada, pilot olarak seçilen bir okulun anasınıfı öğretmeni tarafından eğitim ihtiyacı olarak belirlenen oyun ve oyuncak konusunda, anne babaların eğitimi planlanmıştır. Aile eğitimi uygulaması öncesi, eğitim ihtiyacı duyulan konunun ana hatlarının belirlenmesi amacıyla altı yaşındaki anasınıfı öğrencileri ve annelerine oyun ve oyuncakla ilgili sorular sorulmuştur. Bu yarı yapılandırılmış görüşmeler sonunda, hem çocuklar hem de anneler tarafından satın alınan değil evde yapılan oyuncakların tercih edildiği, buna rağmen çeşitli sebeplerle oyuncakların hazır alındığı belirlenmiştir. Elde edilen bilgiler ışığında, ailelere yönelik bir konferans planlanmıştır. Konferansta oyun ve oyuncaklar hakkında bilgi verilmiş, ailelerin oyun oynamaları ve çocukları için basit ve ekonomik oyuncaklar yapmalarına fırsat verilerek aktif katılımları sağlanmıştır. Konferans sonunda aileler, oyun ve oyuncak konusunda bilgilendiklerini ve aktif katılımdan memnuniyetlerini belirtmişlerdir. Daha sonraki günlerde bazı anneler, çocuklarıyla birlikte evde yaptıkları oyuncakları okula getirerek sınıf öğretmeni ve diğer ailelerle paylaşımda bulunmuşlardır. Konferansla ilgili olarak sınıf öğretmeni ve ailelerden olumlu geri bildirimler alınmasının ardından, aynı konuda aile eğitim ihtiyacı belirlenen dört farklı okulda daha konferans verilmiştir.Öğe Alti yaşinda çocuğa sahip annelerin çocuklari ile ilişkilerinin incelenmesi(2012) Özyürek, Arzu; Tezel Şahin, FatmaÇocukların gelişiminde birinci derecede önemli bireyler, onların bakım ve eğitiminden sorumlu olan anne ve babalardır. Bu çalışmada, altı yaşında çocuğa sahip olan annelerin çocukları ile ilişkilerini çeşitli değişkenler açısından incelemek amaçlanmıştır. Araştırmada, okul öncesi eğitim kurumuna devam eden ve altı yaşında çocuğa sahip olan 134 anne örneklem olarak alınmıştır. Anne- çocuk ilişkilerini belirlemek amacıyla Rohner, Savedro ve Granum tarafından geliştirilen, Angel ve Erkman (1993) tarafından Türkiyeye uyarlaması yapılan Aile Çocuk İlişkileri Ölçeği Anne Formu (Parental AccoptanceRejection Questionnaire - Mother Form, PARQ) kullanılmıştır. Verilerin analizinde frekans ve yüzde dağılımları verilmiş, t-Testi ve ANOVA yapılmış, anlamlı farkın kaynağının belirlenmesinde Scheffe testinden yararlanılmıştır. Sonuç olarak; annelerin çocukları ile ilişkilerinin, çocukların cinsiyeti, evde birlikte yaşanılan diğer bireylerin varlığı gibi değişkenlerden anlamlı ölçüde etkilenmediği; çocuğun doğuş sırası, kardeş sayısı, annenin yaşı, öğrenim durumu ve mesleği değişkenlerinden ise anlamlı ölçüde etkilendiği (P<.05) bulunmuştur. Tek çocuğa sahip ve altı yaşındaki çocuğu ilk sırada doğan, üniversite mezunu ve profesyonel bir meslek grubunda çalışan annelerin PARQ toplam puanlarının diğer annelerin puanından daha yüksek olduğu, bu annelerin çocukları ile ilişkilerinin daha sağlıksız olduğu belirlenmiştirÖğe Anne-baba tutum ölçeğinin türk işaret dili’ne uyarlanması ve sağır ebeveynlerin çocuk yetiştirme tutumları(2021) Saçı, Hasan; Özyürek, ArzuÇocukların gelişimi ve topluma uyum sağlayabilmesi için, anne-babalarının tutumları etkilidir. Anne-babaların çocuk yetiştirmeye yönelik tutumları kendi kişisel özellikleri, çocuğa ait özellikler ve diğer pek çok faktörden etkilenebilmektedir. Engelli veya normal gelişimsel özelliklere sahip bireylerden oluşan tüm ailelerde, anne-babalık her ebeveynin sorumluğudur. Sağır toplumu, gündelik iletişimde Türk İşaret Dilini (TİD) kullanan bireylerden oluşan topluluk olarak adlandırılmaktadır. Betimsel tarama modelindeki bu araştırmanın amacı, 5-6 yaşında çocuğu bulunan sağır ebeveynlerin çocuk yetiştirme tutumlarını incelemek amacıyla bir ölçek uyarlaması yapmaktır. Araştırmanın çalışma grubunu hedef yaş grubunda çocuğu bulunan ve Türk İşaret Dili’ni iletişim dili olarak kullanan 258 sağır ebeveyn oluşturmuştur. Veri toplamada Anne-Baba Tutum Ölçeği (ABTÖ)-A Formu kullanılmıştır. Ölçek Türk İşaret Diline (TİD) çevrilmiş ve Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) yapılmıştır. Cronbach Alfa Güvenirlik Katsayıları Demokratik Tutum alt boyutu için .0,91, Baskıcı ve Otoriter Tutum için 0,86, Aşırı Hoşgörülü Tutum için 0,89 bulunmuştur. ABTÖ-A Formu 38 maddelik TİD Versiyonunun sağır kültürüne ve Türk İşaret Diline uygun olduğu, sağır ebeveynlerin çocuk yetiştirme tutumlarını belirlemede kullanılabileceği belirlenmiştir. Çalışmada sağır annelerin Aşırı Hoşgörülü Tutum alt boyut puanının babalara göre, 26-30 yaşındaki ebeveynlerin Baskıcı ve Otoriter Tutum alt boyut puanlarının 36-40 yaşındakilere göre daha yüksek olduğu saptanmıştır.Öğe Anne-çocuk ilişkisinin ve baba tutumlarının çocukların ahlâki ve sosyal kural anlayışları üzerine etkisi(2015) Özyürek, Arzu; Tezel Şahin, FatmaBu çalışmada, anne çocuk ilişkileri ve baba tutumları ile okul öncesi eğitim kurumuna devam eden altı yaş çocuklarının ahlâki ve sosyal kural anlayışları arasındaki ilişkiyi incelemek amaçlanmıştır. Okul öncesi eğitim kurumuna devam eden altı yaşında 122 çocuk ve anne-babaları çalışma grubunu oluşturmuştur. Çocukların ahlâki ve sosyal kural anlayışlarına ilişkin verilerin toplanmasında Ahlâki ve Sosyal Kural Bilgisi Ölçeği kullanılmıştır. Anne-çocuk ilişkilerinin belirlenmesinde Aile Çocuk İlişkileri Ölçeği-Anne Formu kullanılmıştır. Baba tutumlarının belirlenmesinde Aile Tutum Envanteri kullanılmıştır. Verilerin analizinde pearson korelasyon katsayısı dikkate alınmıştır. Sonuç olarak; annelerin Aile Çocuk İlişkileri Ölçeğinin, Sıcaklık ve Sevgi, İlgisizlik alt boyut puanları ile çocukların ahlâki kural anlayışları arasında, babaların Aile Tutum Envanterinin, Demokratik/Otoriter Çocuk Bakımı Tutumları ve Uyma Davranışları alt boyut puanı ile çocukların sosyal ceza puanı arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (P<.05).Öğe Annelerin bilinçli farkindalik düzeyini etkileyen faktörlerin belirlenmesi(2023) Çakır, Sinem; Gültekin Akduman, Gülümser; Özyürek, ArzuBu çalışmada, annelerin ebeveynlikte bilinçli farkındalık düzeylerini etkileyen faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma grubu, okul öncesi çocuğa sahip 242 anneden oluşmuştur. Verilerin toplanmasında Ebeveynlikte Bilinçli Farkındalık Ölçeği (MIPQ)kullanılmıştır. Annelerin ebeveynlikte bilinçli farkındalık düzeyini etkileyen faktörler sınıflandırma analizlerinden CHAID analizi kullanılarak belirlenmiştir. Ölçek toplam puanı ve alt boyut puanları bağımlı değişken, annelere ilişkin bazı kişisel bilgiler bağımsız değişken olarak atanmıştır. Sonuç olarak annelerin ebeveynlikte bilinçli farkındalık alt boyutlarından ebeveyn özyeterliğini etkileyen en önemli değişkenin çocuğun yanlış olduğunu düşündüğü davranışa tepkisi olduğu belirlenmiştir. Annelerin çocuğun yanlış davranışı karşısında sakin kalıp iletişim kurmayı denemesi durumunda ebeveynlikte bilinçli farkındalıkları; kaza, ameliyat veya ciddi bir rahatsızlık geçirmemiş ve çocuğunun yanlış davranışına sakin kalarak iletişim kurmayı deneyen annelerin ebeveyn özyeterlikleri daha yüksek bulunmuştur. Annelerin ebeveynlikte bilinçli farkındalık alt boyutundan çocuğuyla anda olmasını etkileyen en önemli değişkenin ise anne öğrenim durumu olduğu, çocuğunun yanlış davranışına sakin kalarak iletişim kurmayı deneyen orta-lise-üniversite mezunu annelerin çocukla anda olma düzeyinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Çocuğa ilişkin kişisel değişkenlerin annelerin ebeveynlikte bilinçli farkındalığını etkilemediği belirlenmiştir.Öğe Annelerin psikolojik dayanikliliklari ile çocuklarinin sosyal becerileri arasindaki ilişkinin ve sosyal becerileri etkileyen faktörlerin belirlenmesi(2023) Aksoy, Hatice Pinar; Gültekin Akduman, Gülümser; Sarıbas, Merve Sepıtcı; Özyürek, ArzuAraştırmada, annelerin psikolojik dayanıklılıkları ile çocuklarının sosyal becerileri arasındaki ilişkinin ve sosyal becerileri etkileyen faktörlerin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda araştırma, yordayıcı korelasyonel araştırma modelinin ve sınıflama modellerinden karar ağacının kullanıldığı bir çalışma olarak tasarlanmıştır. Örneklem grubunu, 48-72 aylık 371 çocuk ve bu çocukların anneleri oluşturmuştur. Veri toplama araçları olarak “Genel Bilgi Formu”, “Yetişkinler için Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği” ve “Okul Öncesi Sosyal Beceri Değerlendirme Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin analizinde Pearson Korelasyon Katsayısı, basit doğrusal regresyon ve CHAID algoritması kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, annelerin psikolojik dayanıklılıkları ile çocuklarının sosyal becerileri arasında orta düzeyde pozitif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu, annelerin psikolojik dayanıklılıklarının çocukların sosyal beceri düzeylerindeki değişimin %19’unu açıkladığı görülmüştür. CAHID analizleri sonucunda, çocukların başlangıç becerileri üzerinde okul türünün ve annelerin yaşlarının; çocukların akademik destek becerileri üzerinde babaların öğrenim durumlarının, annelerin yaşlarının, çocukların yaşlarının ve cinsiyetlerinin; çocukların arkadaşlık becerileri üzerinde babaların öğrenim durumlarının, annelerin yaşlarının ve çocukların yaşlarının; çocukların duygularını yönetme becerileri üzerinde çocukların yaşlarının; çocukların sosyal becerileri üzerinde ise annelerin öğrenim durumlarının ve çocukların yaşlarının etkili olduğu görülmüştür.Öğe Bahçede uygulanan okul öncesi eğitimin çocukların problem davranışlarına ve sosyal becerilerine etkisi(2022) Sirin, Şenay; Özyürek, ArzuBu araştırmada, bahçede uygulanan okul öncesi eğitim etkinliklerinin çocukların problem davranışlarına ve sosyal becerilerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Ankara İl merkezinde Aile Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı iki anaokuluna devam eden 19 kız, 21 erkek olmak üzere toplam 40 çocuk oluşturmuştur. Bir anaokulundan 10 kız ve 10 erkek 20 çocuk deney grubuna, diğer anaokulundan ise 9 kız, 11 erkek 20 çocuk kontrol grubuna atanmıştır. Araştırmada ön test-son test kontrol gruplu yarı deneysel desen kullanılmıştır. Deney grubu üç ay süreyle tüm gün etkinliklerini bahçede gerçekleştirirken kontrol grubu okul içinde eğitimlerine devam etmiştir. Verilerin toplanmasında, Okul Öncesi ve Anasınıfı Davranış Ölçeği ön test ve son test olarak kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde Mann Whitney U Testi, Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi, Spearman Brown korelasyon katsayısından yararlanılmıştır. Sonuç olarak; deneysel uygulama öncesinden sonrasına deney grubundaki çocukların problem davranışlarında azalma, sosyal becerilerinde ise anlamlı düzeyde artış gözlemlenmiştir. Genel olarak çocukların sosyal becerileri ile problem davranışları arasında anlamlı bir ilişki olduğu, sosyal beceriler arttıkça problem davranışların azaldığı belirlenmiştir.Öğe Bebeklik döneminde doğal, eşzamanlı ve yerli olmayan iki dillilik süreci: vaka inceleme(2024) Özyürek, Arzu; Aydın, Arzu; Yuvacı, MücahitBu araştırmanın amacı, Türkiye’de yaşayıp Türk kökenli ve bebeklik dönemindeki çocuklarını ikinci yabancı dille büyüten ebeveynlerin görüşlerini incelemektir. Çalışmada, ebeveynlerin neden çocuklarını farklı bir dil kullanarak büyüttükleri açıklanmaya çalışılmıştır. Bütüncül tek durum desenindeki bu vaka çalışmasında, bebeklik döneminde çocuğa sahip iki aile ele alınmış, anne ve babalarla bireysel olarak görüşme yapılmıştır. Verilerin toplanmasında kullanılan yarı yapılandırılmış görüşme formunda kişisel bilgiler ve çalışmanın alt amaçlarına yönelik açık uçlu sorular yer almıştır. Görüşme kayıtlarından doğrudan alıntılarla yapılan değerlendirme sonucunda, ebeveynlerin çocukların ikinci dil edinimine doğumdan itibaren başlanması gerektiği görüşünde olduğu belirlenmiştir. Ebeveynlerin çocuklarıyla İngilizce konuşmalarında dil edinmeyle ilgili geçmiş yaşantılarının etkili olduğu, çocuklarına doğal akış içerisinde dil edindirmeye çalıştıkları ve TV programlarından yararlandıkları görülmüştür. Ebeveynler, çevreden olumlu ve olumsuz geri bildirimler alsalar da hedeflerine ulaştıklarını düşünmektedirler. Ebeveynlerin, çocuklarını olabildiğince İngilizceye maruz bırakmak kararında oldukları ve diğer ebeveynlere de bu durumu önerdikleri belirlenmiştir.Öğe Bellek eğitimi programının altı yaşındaki çocukların bellek gelişimine etkisinin incelenmesi(2013) Özyürek, Arzu; Ömeroğlu, EsraOkul öncesi eğitim kurumuna devam eden, altı yaşında 52 çocuğun (26 kız, 26 erkek) örneklem olarak alındığı bu çalışmada, uygulanan bellek eğitimi programının çocukların bellek gelişimleri üzerindeki etkisi incelenmiştir. Çalışmada, Morris Cohen (1997) tarafından geliştirilen Çocuklarda Bellek Süreçlerini Değerlendirme Ölçeği (CMS) kullanılmıştır. Deney grubuna (n=26) on iki hafta süreyle haftada iki gün sözel ve görsel kısa süreli ve uzun süreli bellek gelişimini destekleyici eğitim programı uygulanmıştır. Verilerin analizinde Mann Whitney U Testi ve Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi kullanılmıştır. Sonuç olarak, uygulanan bellek eğitimi programının çocukların sözel ve görsel kısa süreli ve uzun süreli olmak üzere genel bellek indeksi, ertelenmiş tanıma ve öğrenme indeksi puanlarında anlamlı ölçüde artış olduğu (p<.001) bulunmuştur.Öğe Bireylerde instagram bağımlılığı ve iyilik hali arasındaki ilişki ile etkileyen faktörlerin CHAID analiziyle belirlenmesi(2024) Özyürek, Arzu; Eryiğit, Tuğba; Atalar, Ayşe Dilşad; Çetinkaya Uçak, AyşeSosyal medyanın aşırı kullanımı, bireylerde bağımlılık oluşturabilir ve bu durum iyilik halini etkileyebilir. Bu çalışmada Instagram bağımlılığı ile iyilik halini etkileyen faktörler ve bu değişkenler arasındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma grubunu 15-39 yaş arası 795 kişi oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında Instagram Bağımlılığı Ölçeği ile İyilik Hali Yıldızı Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde betimsel istatistikler, Spearman Brown Korelasyon katsayısı ve CHAID analizi uygulanmıştır. Sonuç olarak; katılımcıların Instagram bağımlılığının ortalamanın altında ve iyilik hali düzeylerinin ortalamanın üzerinde olduğu, Instagram bağımlılıkları arttıkça iyilik hali düzeylerinin düştüğü belirlenmiştir. Instagram bağımlılığını etkileyen en önemli değişkenin bireylerin günlük telefonbilgisayar kullanım süresi olduğu, günlük telefon-bilgisayar kullanım süresi fazla olan kadınların Instagram bağımlılık düzeyinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Telefon-bilgisayarı 2-3 yıl ve daha az süredir kullanan ve günlük kullanım süresi 4-5 saatin altında olan bireylerin iyilik hali düzeylerinin daha yüksek olduğu, 15-19 yaşında ve günlük telefon-bilgisayar kullanım süresi 4-5 saatin üzerinde olan bireylerin iyilik hali düzeylerinin düşük olduğu belirlenmiştir. Excessive use of social media can lead to addiction, which negatively impacts individuals' well-being. This study aims to identify the factors influencing Instagram addiction and well-being, as well as the relationship between these variables. The study sample consisted of 795 participants aged 15 to 39 years. Data were collected using the Instagram Addiction Scale and the Well-Being Star Scale. Descriptive statistics, Spearman-Brown correlation coefficient, and CHAID analysis were employed for data analysis. The findings revealed that participants' Instagram addiction levels were below average, while their well-being levels were above average. A negative relationship was identified, indicating that higher levels of Instagram addiction were associated with lower well-being. The most significant variable affecting Instagram addiction was daily phone and computer usage time. Women with higher daily phone-computer usage times exhibited greater levels of Instagram addiction. Additionally, individuals who had used phones or computers for 2-3 years or less and whose daily usage was under 4-5 hours reported higher wellbeing levels. In contrast, participants aged 15-19 years with daily phone-computer usage exceeding 4-5 hours demonstrated lower well-being levels. These findings highlight the importance of monitoring social media usage and its impÖğe Çocuğu ilkokula devam eden ebeveynlerin çocuk yetiştirme görüş ve tutumları arasındaki ilişki(2019) Özyürek, Arzu; Özkan, İsa; Begde, Zuhal; Yavuz, N FerahBu çalışmada, çocuğu ilkokula giden ebeveynlerin çocuk yetiştirmeye yönelik görüş vetutumlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma grubunu, çocuğu ilkokula devam eden 96 anneve 96 baba olmak üzere 192 ebeveyn oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında Özyürek (2017)tarafından geliştirilen “Çocuk Yetiştirmeye İlişkin Anne-Baba Görüşleri Ölçeği”, “Anne-BabaTutum Ölçeği ve Eşlerin Çocuk Yetiştirmeye Yönelik Tutumları Ölçeği” B Formlarıkullanılmıştır. Verilerin analizinde tek yönlü varyans analizi ve Pearson Korelasyonkatsayısından yararlanılmıştır. Sonuç olarak; anne ve babaların yaşı ile çocuk yetiştirmeyeyönelik görüşleri arasında, babaların yaşı ile aşırı hoşgörülü tutumları arasında anlamlı farkbulunmuştur. Anne ve baba öğrenim durumuyla çocuk yetiştirmeye yönelik görüşleri ve çocukyetiştirme tutumları arasında anlamlı fark bulunmuştur. Profesyonel meslek grubundakibabaların çocuk yetiştirmeye yönelik görüşlerinin daha olumlu olduğu, işçi babaların aşırıhoşgörülü tutumlarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Genel olarak anne ve babaların kendiçocuk yetiştirme tutumlarına ilişkin görüşleriyle eşlerinin görüşlerinin birbirini desteklediğdikkat çekmiştir. Ancak, anneler kendilerini çocuklarına karşı demokratik tutum sergiliyor olarakdeğerlendirdiğinde, eşlerinin aynı görüşte olmadığı saptanmıştır.Öğe Çocuklarda sayi, sivi ve uzunluk korunumu gelişiminin cinsiyet ve yaş değişkeni açisindan incelenmesi(2017) Özyürek, Arzu; Gürleyık, Sevim; Özdemir, Sabri; Sancı, Nurcan GüvenÇocukların bilişsel özelliklerinin tanınması, onların sağlıklı ve nitelikli bir bilişsel donanıma sahip olmaları için çok önemlidir. Bilişsel gelişim alanında, en çok kabul gören kuramın Piaget'nin bilişsel gelişim kuramı olduğu görülmektedir. Bu çalışmada, Piaget'nin kuramında belirtiği sayı, sıvı ve uzunluk korunumu becerileri gelişimini, çocukların cinsiyet ve yaş değişkenleri açısından incelemek amaçlanmıştır. Çalışma nitel olarak tasarlanmıştır. Çalışma grubunu 5-9 yaş (5:0-9:11 yaş/60-119 ay) aralığında 59 kız 51 erkek olmak üzere toplam 110 çocuk oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında Piaget'nin sayı, sıvı ve uzunluk korunumu problem durumları kullanılmıştır. Verilerin analizinde, frekans dağılımlarından yararlanılmıştır. Sonuç olarak; çocukların sayı, sıvı ve uzunluk korunumu gelişiminde cinsiyet ve yaşın etkili olduğu belirlenmiştir. Korunum kavramlarının kız çocuklarında erkek çocuklarından daha yüksek oranda kazanılmış olduğu; bu kavramların beş yaşından sonra kazanılmaya başladığı, yedi ve sekiz yaşında artış gösterdiği belirlenmiştir. Elde edilen bulgular ışığında, çocuklarda korunum gelişiminin, Piaget'nin kuramına uygun bir gelişim süreci izleyip izlemediği tartışılmıştırÖğe Çocukların suça sürüklenmesinde suça ilişkin motivasyon ile ebeveyn tutumları ve duygu dışavurumları ilişkisi(2023) Çetin, Asya; Özyürek, ArzuBu çalışmada, suça sürüklenen ve suça sürüklenmeyen çocukların suça ilişkin kişilerarası motivasyonları, ebeveyn tutumları ve duygu dışavurumları arasındaki ilişki çocukların bakış açısına göre incelenmiştir. Çalışma grubunu 10 suça sürüklenmiş ve 10 suça sürüklenmemiş lise öğrencisi oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında Algılanan Anne Baba Tutum Ölçeği, Kısaltılmış Duygu Dışavurum Ölçeği ve Suça İlişkin Kişilerarası Motivasyon Ölçeği kullanılmıştır. Veri analizinde parametrik olmayan testlerden yararlanılmıştır. Sonuç olarak; suça sürüklenen çocukların anne-babalarını daha sevecen, ilgili ve katılımcı olarak algıladıkları; suça sürüklenmemiş çocukların ise anne-babalarını daha denetleyici ve demokratik olarak algıladıkları belirlenmiştir. Ebeveynlerini sevecen, ilgili ve katılımcı, demokratik ve bireyselliği cesaretlendirici olarak algılayan suça sürüklenmemiş çocukların duygusal destek yokluğu yaşamadığı ve ebeveynlerini müdahaleci olarak algılamadıkları görülmüştür. Ebeveynlerini demokratik ve bireyselliği cesaretlendirici olmayan şekilde algılayan suça sürüklenen çocukların ise onların sinirli ve müdahaleci olduğunu algıladıkları görülmüştür. Duygusal destek yokluğu yaşayan suça sürüklenen çocukların olumsuz ilişkilerini sonlandırma konusunda problem yaşadıkları; ebeveynlerini sinirli olarak algılayan suça sürüklenen çocukların intikam duygusunun arttığı; ebeveynlerini müdahaleci olarak algılayan suça sürüklenmemiş çocukların ise olumsuz ilişkilerini sürdürme eğiliminin fazla olduğu ortaya çıkmıştır. ABSTRACT In this study, the correlations between interpersonal motivations for crime, parental attitudes, and emotional expressions of delinquent and non-delinquent children were examined from the children's point of view. The study group included 10 high school students who were pushed to crime and 10 who were not. The Perceived Parent Attitudes Scale, Abbreviated Expressed Emotions Scale, and Interpersonal Criminal Motivation Scale were used to collect the study data. Nonparametric tests were employed in data analysis. The study findings revealed that juvenile delinquents perceived their parents as more loving, caring and participatory; on the other hand, non-delinquent children perceived their parents as more controlling and democratic. It has been observed that non-delinquent children who perceive their parents as loving, caring and participatory, democratic and encouraging individuality do not experience a lack of emotional support and do not perceive their parents as intrusive. It has been determined that juvenile delinquents who lack emotional support, have problems in ending their negative relationships; juvenile delinquents who perceived their parents as angry increased the feeling of revenge; on the other hand, non-delinquent children who perceive their parents as intrusive, have a higher tendency to maintain negative relationships.Öğe Çocuktan çocuğa yaklaşimi ile ağiz ve diş sağliği eğitimi(2015) Özyürek, Arzu; Yavuz, N Ferah; Çınar, MeltemÇocukları toplumla ilgili problemlerle ilgilenmeye iten eğitim modelleri, hem çocukların hem de toplumların gelişimini destekler. Çocuktan çocuğa (childtochild) yaklaşımı, toplumun sorunlarını belirleyerek sorunların çözümüne çocukları katan bir yaklaşımdır. Bu çalışmada amaç, çocuktan çocuğa yaklaşımının uygulama aşamalarını ayrıntılı olarak tanıtmak, okul çağındaki çocuklarla uygulanabilecek ağız ve diş sağlığı konusunda etkili bir eğitim modelini tanıtmaktır. Çalışmada alan yazında konuyla ilgili kaynaklar taranarak dünyada ve ülkemizde uygulanan çocuktan çocuğa yaklaşımının kullanıldığı örneklere yer verilmiştir. Çocuktan çocuğa yaklaşımı uygulama adımları ele alınmış, ağız ve diş sağlığı konusunda bu uygulama adımlarına uygun olarak neler yapılabileceği, hangi etkinliklere yer verilebileceği üzerinde durulmuştur. Çocuk, aile, toplum bazında ulaşılabilecek kazanımların neler olabileceği ele alınmıştır. Sonuç olarak çocuktan çocuğa eğitim modelinin ağız ve diş sağlığı konusunda okul öncesi yıllardan itibaren her öğrenim düzeyinde öğrencilerin aktif katılımlarının sağlanabileceği bir yaklaşım olduğu vurgulanmıştırÖğe Ebeveyn tutumları ile okul öncesi çocukların sosyal değer kazanımları arasındaki ilişkinin incelenmesi(2023) Yurt, Neslihan; Özyürek, ArzuBu çalışmada, ebeveyn tutumlarının okul öncesi çocuklarının sosyal değer kazanımlarına etkisi incelenmiştir. İlişkisel tarama modelinde gerçekleştirilen çalışmada, çalışma grubunu okul öncesi kurumlarında eğitimini sürdüren 210 çocuk ve bu çocukların anneleri (n=210) oluşturmaktadır. Çocuklara ilişkin veriler bireysel olarak ölçeğin uygulanmasıyla, anne-babalara ilişkin veriler ise annelere uygulanan ölçeklerle toplanmıştır. Veri toplamada Anne-Baba Tutum Ölçeği, Eşlerin Çocuk Yetiştirme Tutumlarını Değerlendirme Ölçeği ve Okul Öncesi Sosyal Değer Kazanımı Ölçeğinden yararlanılmıştır. Veriler Pearson Koralesyon Katsayısı ve regresyon analiziyle incelenmiştir. Araştırma neticesinde, annelerin demokratik tutumu arttıkça çocukların iş birliği değeri kazanımının arttığı belirlenmiştir. Babaların aşırı hoşgörülü tutumu arttıkça çocukların sorumluluk değeri ve genel olarak sosyal değer kazanımlarının, demokratik tutumu arttıkça çocukların nezaket değeri kazanımlarının arttığı bulunmuştur. Anne tutumlarının çocukların sosyal değer kazanımını yordamadığı, fakat babaların çocuklarına yönelik tutumları ve özellikle aşırı hoşgörülü tutumlarının çocukların sosyal değer kazanımını yordadığı bulunmuştur. Çalışmadan elde edilen sonuçlar alan yazın verileri ile tartışılarak anne-babalara, öğretmen ve araştırmacılara öneriler geliştirilmiştir.Öğe Engelli çocuğa sahip anne-babaların çocuk yetiştirme tutumları ve etkileyen faktörlerin belirlenmesi(2022) Özyürek, ArzuBu çalışmada, engelli çocuğa sahip anne ve babaların çocuk yetiştirme tutumlarının karşılaştırmalı olarak incelenmesi, çocuk yetiştirme tutumlarını etkileyen faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma grubunu, okul öncesi engelli çocuğu olan 147 ve ilkokul dönemi engelli çocuğu olan 157 anne-baba oluşturmuştur. Verilerin annelerden toplandığı çalışmada, annelerden hem kendileri hem de eşleriyle ilgili bilgiler edinilmiştir. Böylece toplam 304 veri değerlendirmeye alınmıştır. Verilerin toplanmasında Özyürek (2017) tarafından geliştirilen Anne-Baba Tutum Ölçeği (A ve B formları) ve Eşlerin Çocuk Yetiştirmeye Yönelik Tutum Ölçeği (A ve B formları) kullanılmıştır. Verilerin analizinde, anne ve babaların çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkinin belirlenmesinde Spearman Brown Korelasyon analizinden yararlanılmıştır. Anne ve babaların, çocuk yetiştirme tutumlarını etkileyen kişisel değişkenlerin belirlenmesi amacıyla CHAID analizinden yararlanılmıştır. Sonuç olarak; anneler daha hoşgörülü iken babaların daha baskıcı ve otoriter tutuma sahip oldukları, anne ve babaların çocuk yetiştirme tutumlarının benzerlik gösterdiği belirlenmiştir. Annelerin demokratik tutumlarını etkileyen en önemli değişkenin aile yapısı, babaların demokratik tutumlarını etkileyen en önemli değişkenin çocuk sayısı ve annenin öğrenim düzeyi olduğu belirlenmiştir. Anne-babaların çocuklarına yönelik baskıcı ve otoriter tutumlarını etkileyen en önemli değişkenin babanın öğrenim düzeyi ve mesleği olduğu belirlenmiştir. Babaların aşırı hoşgörülü tutumlarının ise annelerin çalışıp çalışması ve çocuk sayısından etkilendiği belirlenmiştir.Öğe Ergenlerde ahlaki olgunluk, aile aidiyeti ve ergen-ebeveyn ilişkilerinin incelenmesi(2021) Özyürek, Arzu; Nehır, Gizem GülerAhlaki olgunluk, bireyin ahlaki yargı yetenekleriyle evrensel düzeyde kabulgörecek bir muhakeme yaparak ortaya çıkan davranışı benimseyip bunauygun davranmasıdır. Ahlaki olgunluk, çeşitli faktörlerden etkilenmekte vebireyi çeşitli yönlerden etkilemektedir. Bu faktörlerden biri aidiyet duygusuolabilir. Aidiyet duygusu, bireyin davranışlarının belirleyicisidir ve aidiyetde ergen-ebeveyn ilişkilerinden etkilenmektedir. Bu çalışmada, ortaöğretimedevam eden ergenlerin ahlaki olgunlukları ile aile aidiyeti ve ebeveyn-ergenilişkilerini incelemek amaçlanmıştır. Çalışma grubu Fen Lisesi, AnadoluLisesi, İmam Hatip Lisesi ve Meslek Lisesi olmak üzere dört farklı okultüründen öğrencilerden oluşmuştur. Çalışma grubunda, çalışmayakatılmaya gönüllü 15-18 yaş arası 313 kız ve 247 erkek olmak üzere 560ergen yer almıştır. Veri toplamak için Ahlaki Olgunluk Ölçeği, Aile AidiyetiÖlçeği ve Ebeveyn-Ergen İlişki Niteliği Ölçeği kullanılmıştır. Ergenlerinahlaki olgunluk düzeyleri anne-baba öğrenim durumu ve mesleği, annebabaların çocuk yetiştirme tutumlarına göre değerlendirilmiştir. Verilerinnormallik dağılımı incelenmiştir. Buna göre, veriler analizinde t-Testi, tekyönlü varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır. Ölçüm setleri arası ilişki isePearson korelasyon katsayısı kullanılarak analiz edilmiştir. Sonuç olarak;okul türü ve anne-baba tutumları ile ergenlerin Ahlaki Olgunluk Ölçeğipuanları arasındaki fark anlamlı bulunmuştur. İmam-Hatip ve Fen Lisesi’nedevam eden ergenlerin ahlaki olgunluk düzeyinin, Anadolu Lisesi veMeslek Lisesi’ne devam eden ergenlerden daha yüksek olduğubelirlenmiştir. Anne ve babalarının çocuk yetiştirme tutumlarını demokratikalgılayan ergenlerin ahlaki olgunluk düzeylerinin daha yüksek ve ebeveynergen ilişki niteliğinin daha olumlu olduğu belirlenmiştir. Ergenlerin AileAidiyeti ve Kendilik Aidiyeti puanları arttıkça Ahlaki Olgunluk Ölçeğipuanlarının da arttığı belirlenmiştir. Ebeveynleriyle olumlu ilişkileri arttıkçaergenlerin ahlaki olgunluk düzeyinin arttığı, olumsuz ilişkileri arttıkçaahlaki olgunluk düzeyinin azaldığı belirlenmiştir.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »