Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 5107
  • Öğe
    Erken cumhuriyet döneminde alman heykeltıraşlar ve eserleri
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Efe, Gülüstan; Uzun, Tolga
    Osmanlı döneminde ilk figürlü heykel örnekleri 19. yüzyılda görülmüştür. 1839 yılında Tanzimat’ın ilanı ile birlikte Osmanlı İmparatorluğu’nda batı etkisi bir çok alanda görülmeye başlanmıştır. 1867 yılında Sultan Abdülaziz Avrupa seyahatine çıkmış meydanlar ve parklar gibi kamuya açık alanlarda gördüğü imparatorların görkemli anıtlarından etkilenmiştir. Yurda döndükten sonra bir büst ve atlı bir heykel siparişi veren Abdülaziz böylece heykelini yaptıran ilk Osmanlı padişahı olmuştur. Heykelin Osmanlı döneminde asıl gelişimi 1883 yılında Sanayi-i Nefise Mektebinin açılması ile olmuştur. Burası resim, heykel, mimari gibi sanat dallarında eğitim verecek bir sanat okuludur. Heykel eğitimi de ilk kez bu okulda verilmiştir. Okulun heykel bölümünün başına aynı zamanda müdür yardımcısı da olan Yervant Osgan Efendi isimli azınlık bir heykeltıraş geçmiştir. Mektebin heykel derslerini veren Yervant Osgan daha sonra Cumhuriyet Dönemi’nde bir çok anıt yapacak olan Türk heykeltıraşlarında hocası olmuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra modern cumhuriyetin inşası sürecinde sanatın bir çok alanında sanatçı ihtiyacı oluşmuştur. Bu süreci görsel olarak yansıtacak alanlar mimari ve heykel sanatı olmuştur. Cumhuriyet’in henüz yeni kurulduğu bu yıllarda alanında uzman sanatçıların olmayışı ve yetenekli öğrencilerin yurt dışı eğitimine gitmesi ile yabancı sanatçılara yönelinmiştir. Cumhuriyetin ilk heykel örnekleri Atatürk’ün çeşitli iller de yer alan anıtları olmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan bu Atatürk anıtları yabancı heykeltıraşlara sipariş edilmiştir. Bir süre sonra artık Türk öğrenciler yetişip alanlarında uzman heykeltıraş olmuşlar ve Atatürk anıtları da dahil bir çok heykel projelerini artık Türk heykel sanatçıları yapmaya başlamıştır. Mimari ve heykel alanlarında Erken cumhuriyet döneminde çoğunlukla Alman sanatçıların tercih edilmesinde Türk-Alman ilişkilerinin etkisi olmuştur. Osmanlı döneminde ittifak ile başlayan bu ilişkiler devamında dostluğa dönüşmüştür. Bu süreçte de Alman bilim adamları, sanatçılar ve Alman vatandaşları Osmanlı topraklarına gelmiş ve kendileri için Alman okulları ve hastaneleri inşa etmişlerdir. Türk-Alman ittifakı ile Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’na Almanya’nın yanında katılmıştır. Özellikle heykel alanında Almanya’da döküm teknolojisinin ileride oluşu bu sanat dalında Almanların ön plana çıkmasını sağlamıştır. Dolaysıyla Cumhuriyet’in erken döneminde Heinrich Krippel, Anton Hanak, Josef Thorak ve Rudolf Belling isimlerinde 4 Alman kökenli heykeltıraş ülkemizin ilk heykel örneklerini yapmışladır. Bu sanatçıların Ankara, İstanbul ve diğer illerde de eserleri yer almaktadır. II. Dünya Savaşı’na giden süreçte de Almanya’da yeni yönetim ile sorun yaşamaya başlayan bir çok Alman kökenli mimar, mühendis ve heykeltıraş Türkiye’ye sığınıp bir süre Türkiye de yaşamışlardır. Heykel alanında da Rudolf Belling bu sanatçılar içinde yer almaktadır Bir çok esere de imza atan bu sanatçılar ayrıca üniversitelerde eğitim vermiştir. Savaşın bitmesi ile ülkemizde ki Alman kökenli sanatçılar ülkelerinden tekrar davet almış ve Almanya’ya geri dönmüşlerdir.
  • Öğe
    Setan geliştirici katkılı dizel/ kenevir yağı yakıt karışımlarının dizel motor performans ve emisyon etkilerinin araştırılması ve optimizasyonu
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Baylak, Mustafa Oğuz Kaan; Akay, Mehmet Emin
    Fosil yakıtların içten yanmalı motorlu taşıtlarda kullanımının son yıllarda artması nedeniyle oluşan yüksek egzoz emisyonları alternatif yakıt arayışlarını hızlandırmıştır. Kullanılabilecek alternatif yakıtların birçoğunda dizel motorlar üzerinde revizyonlar yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, biyodizel yakıtlar ve yakıt karışımları ile yapılan birçok çalışmada dizel motorlarda revizyon yapılmadan alternatif yakıtlar kullanılmış, oluşan olumsuzlukların giderilmesi ve motor performasının artırılması ise yakıt katkı maddeleri ile sağlanmıştır. Bu çalışmada kenevir tohumu yağı (sabit %5), üç farklı oranlarda setan artırıcı yakıt katkısı 2-EHN (%10, %12,5 ve %15) ve üç farklı oranlarda dizel yakıt (%85, %82,5 ve %80) ile yakıt karışımları elde edilmiştir. Oluşturulan yakıt karışımları ve saf dizel (%100 dizel) yakıtı, tek silindirli dizel motorda test edilerek fren özgül yakıt tüketimi (FÖYT) ve egzoz emisyonları açısından incelenmiştir. Bu çalışmada ayrıca fren özgül yakıt tüketimi ve egzoz emisyonları için optimum 2-EHN oranı ve motor yükü, yanıt yüzey yöntemi (RSM) vasıtası ile belirlenmiştir. Deneylerde elde edilen sonuçlara göre kenevir tohumu yağının ve 2-EHN yakıt katkısının emisyon değerleri açısından en iyi sonuçları verdiği görülmüştür. Emisyonlar açısından sonuçlar incelendiğinde, D100 yakıtına kıyasla genel olarak üç yakıt karışımı için düşük emisyon sonuçları elde edilmiştir. Yakıt karışımlarından D82.5K5E12.5 yakıtı; karbon monoksit (CO) oranında %27 azalma, hidrokarbon (HC) oranında %47 azalma ve karbondioksit (CO2) oranında %2,2 azalma elde edilmiştir. Oksijen (O2) oranı tüm yakıt karışımında %0,1-0,2 düşüş göstermiştir. Ancak azot oksit (NOX) oranı D82.5K5E12.5 karışımında %30 ile diğer karışımlara göre daha fazla artış göstermiştir. Bu çalışma da ikinci aşamada RSM ile optimizasyon gerçekleştirilmiştir. Yapılan deneylerin sonuçları ışığında, emisyonlar ve fren özgül yakıt tüketimi RSM ile analiz edilmiş, korelasyon denklemleri oluşturulmuş ve bu denklemler aracılığıyla optimum parametreler tespit edilmiştir. RSM ile FÖYT ve diğer tüm emisyon değerlerinin minimum olması için optimizasyon yapılmıştır. Yapılan optimizasyon sonucunda yapılan yakıt karışımlarında, 2-EHN miktarının %6 artırılması ve 1.500 W motor yükünde emisyonlar için optimum sonuçları vereceği bulunmuştur. Daha sonra optimizasyon sonuçları doğrulanmış ve ortalama %2,78 bağıl hata ile optimizasyonun başarılı olduğu belirlenmiştir. Bu çalışma ile kenevir tohumu yağı, 2-EHN setan artırıcı ile dizel yakıt karışımının emisyonlar açısından iyi bir alternatif yakıt olabileceği görülmektedir. Birçok parametre ile yakıtların incelenmesi gerektiğinden RSM’nin uygun bir yöntem olduğu doğrulama deneyi ile görülmüştür.
  • Öğe
    Din, mezhep ve milli kimlik unsurlari bağlaminda iran-azerbaycan ilişkilerinin temel meseleleri
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Aghayev, Ali; Asker, Ali
    Tarihe bakıldığında Azerbaycan Türkleri tarafından bölgede farklı zamanlarda değişik devletlerin kurulduğu görülmektedir. Safeviler, Afşarlar, Kaçarlar gibi Türk devletlerinin uzun yıllarla yönettiği coğrafya yaşanan savaşlar sonucunda Kaçar Hanedanı döneminde Gülistan (1813) ve Türkmençay (1828) antlaşmaları ile bölünmüştür. Bu antlaşmalarla bölgenin en önemli etnik faktörü olan Azerbaycan Türkleri birbirinden ayrılmış ve Azerbaycan milli kimliği parçalanmıştır. Bu minvalde Aras Nehri’nin kuzeyinde kalan kısım Rusya’nın, güneyinde kalan ve “Güney Azerbaycan” olarak adlandırılan bölge ise İran’ın yönetiminde kalmıştır. Bunu takiben Kaçar Hanedanı dağıldıktan sonra Pehlevi Hanedanı İran tahtına oturmuş ve Azerbaycan Türklerine karşı asimilasyon politikaları bu dönemden itibaren daha sık uygulanmaya başlanmıştır. Bu politikalara karşı çıkan Azerbaycan Türkleri 1945’te Seyit Cafer Pişeveri önderliğinde Güney Azerbaycan Milli Hükümetini kurmuş, ancak bu hükümet, bir yıl sonra, yani 1946 yılında son bulmuştur. 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması ile Kuzey Azerbaycan bağımsızlığını yeniden kazanmıştır. 1991 yılında İran İslam Cumhuriyeti Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanımış ve iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin temeli atılmıştır. Ortak tarihi mirası ve pek çok kültürel değerleri paylaşan iki ülke, devlet yapısı ve yönetim açısından birbirinden oldukça farklıdır. İslam Devrimi ile İslami yönetim şeklini benimseyen İran ve onun tam aksine seküler bir devlet olan Azerbaycan arasında siyasi, hukuki ve yönetimsel açıdan derin farklılıklar bulunmaktadır. Ayrıca bu iki devlet arasında zaman zaman Güney Azerbaycan meselesi de bazen açıktan, bazen de dolaylı yoldan bir sorun haline gelmektedir. 2020’de yaşanan 44 günlük II. Karabağ Savaşı ve Azerbaycan’ın kazanmış olduğu mutlak zafer Kafkasya’daki dengeleri değiştirirken, iki ülke arasındaki ilişkileri yeni boyuta taşımıştır.
  • Öğe
    Irak -Musul bölgesinde PV sistem destekli akıllı sulama sisteminin modellenmesi
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Alhilo, Karam Wadhah Hameed; Kaya, Metin
    Bu tez çalışmasında, PV enerji kaynaklarıyla çalışan akıllı sulama sistemi tasarımı ve uygulanabilirliği amaçlanmıştır. Çalışmada, teorik modelleme, PVsyst yazılımı aracılığıyla simülasyon ve MATLAB ile hesaplamalı analiz içeren bir metodoloji kullanmaktadır. Çalışma, tarım uygulamalarında su ve enerji verimliliğini artırmak için fotovoltaik (PV) sistemlerin akıllı bir sulama çerçevesi ile entegrasyonunun fizibilitesini araştırmaktadır. Teorik temeller, enerji üretimi ve su talebi arasındaki uyumu sağlamak için sistemin operasyonel dinamiklerini modellemek üzere oluşturulmuştur. PVsyst simülasyonları, fotovoltaik bileşenlerin performansı ve boyutlandırılması hakkında çeşitli çevresel koşullar altında öngörüler sağlamıştır. MATLAB, sistem kontrol stratejilerini ve performans matrislerini optimize etmek, algoritma geliştirme ve veri analizi için kullanılmıştır. On dönümlük buğday üretimi yapan çiftliğe su sağlamak üzere akıllı sulama modellenmesi yapılmıştır. Çiftlikte tarla sulamak için gerekli olan enerji ihtiyacını karşılamak üzere PV sistem kapasitesi belirlenmeye çalışılmıştır. Bu sistemin kapasitesini belirlemek için PVsyst yazılım programı kullanılmış ve 1,4 kWp kurulum değeri tespit edilmiştir. Fotovoltaik paneller (PV) 700Wh değerine sahip iki modül kullanılarak 1,4 kWh’lık bir dizi oluşturulmuştur. Bu sistemden yıllık 2154kWh enerji üretimi gerçekleştirilebileceği hesaplanmıştır. Yapılan hesaplamalarla üretilen enerji miktarı ile 6446 m3 su pompalanabileceği öngörülmüştür. Bu da ihtiyaç duyulan su talebinden %33 daha fazladır. Tez çalışmamızda gerçekleştirdiğimiz sistem ile dizel yakıtla çalışan sulama sistemi arasında, enerji maliyetleri ve yaşam döngüsü maliyetleri açısından karşılaştırıldığında (COE - LCC) %61 daha düşük olduğu hesaplanmıştır. Yeni sistem ayrıca otomatik bir kontrol sistemine sahipken, eski sistem manuel bir kontrol sistemine sahiptir. Sonuç olarak, tez çalışmamızda geliştirdiğimiz sistem ile dizel yakıtla çalışan ve geleneksel PV sistemle çalışan sulama sistemlerine göre daha verimli, ekonomik ve güvenilir yapıya sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
  • Öğe
    The impact of corporate social responsibility on the sustainability performance of travel and leisure companies
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Dahir, Amira Mohamoud; Tekin, Hasan
    Bu çalışma kurumsal sosyal sorumluluğun (KSS) seyahat ve eğlence şirketlerinin sürdürülebilirlik performansı üzerindeki etkisini incelemekte, ayrıca KSS girişimlerinin sektördeki sürdürülebilirliğin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) boyutlarını nasıl etkilediğini ve bu çabaların somut performans iyileştirmelerine dönüşüp dönüşmediğini değerlendirmektedir. 2002-2022 yılları arasında 301 şirketten oluşan bir panel veri seti kullanılarak, veriler Thomson Reuters Worldscope ve ESG veri tabanlarından indirilmiştir. Sabit ve rastgele etkiler modelleri de dahil olmak üzere analitik teknikler, gözlemlenemeyen özelliklerin kontrol edilmesine izin vermiş ve KSS'nin sürdürülebilirlik sonuçları üzerindeki etkilerine ilişkin sağlam tahminler üretmiştir. Sonuçlar, daha yüksek KSS seviyelerinin tüm ÇSY boyutlarında gelişmiş sürdürülebilirlik performansı ile pozitif ilişkili olduğunu ve en güçlü etkilerin çevresel performansta gözlemlendiğini göstermektedir. Zaman serisi analizi, yüksek KSS katılımına sahip şirketlerin, KSS'nin uzun vadeli stratejik bir yatırım olduğu görüşünü destekleyecek şekilde tutarlı performans iyileştirmeleri elde ettiğini ortaya koymaktadır. Çalışma ayrıca, küresel finansal kriz ve COVID-19 salgını gibi ekonomik gerilemeler KSS'nin etkinliğini kısmen zayıflatırken, güçlü KSS taahhütlerine sahip şirketlerin daha fazla dayanıklılık gösterme eğiliminde olduğunu ortaya koymuştur. Bu bulgular, KSS'nin paydaş beklentilerini karşılayan sürdürülebilir uygulamaları teşvik etmedeki pratik değerini vurgulamakta ve dalgalanmalarda bile firma istikrarına katkıda bulunmaktadır.
  • Öğe
    Machine translation using transformers for Turkish to Russian
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Amantay, Nurzhan; Ortakcı, Yasin
    Machine translation (MT) represents a pivotal area in the field of natural language processing, continuously striving for advancements. The transformer architecture, which employs the аttention mechanism, hаs surpassed popular neurаl modеls such аs Recurrеnt Nеurаl Nеtwоrks (RNNs) and Bіdіrеctіоnаl Lоng Shоrt-Tеrm Mеmоrу (BіLSТМ) in terms of mеmоrу usage and еffіcіеncу. This research investigates the application of the transformer in a neural MT model for Turkish to Russian. The neural model was trained using the AuroraDataset, which comprising 476K Turkish-to-Russian parallel sentence pairs. Our transformer model consists of six encoders and six decoders, each with eight multi-head self-attention mechanisms. After training over 30 epochs, the model achieved a BLЕU scоrе of 0.4903, a WER of 0.2915, and a CER of 0.3935. These results underscore the potential of the transformer architecture in addressing the complexities of Turkish-to-Russian translation, particularly considering the linguistic disparities and grammatical intricacies between the two languages. This paper presents a comprehensive analysis оf thе mоdеl's architecture and implementation. The findings contribute to the understanding of transformer-based MT systems and their applicability to languages with limited text corpora, such as Turkish.
  • Öğe
    Silah-hedef atama probleminin çözümü için geç kabul tepe tırmanma algoritması
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Canbulat, Selin; Sonuç, Emrullah
    Modern askeri stratejilerde, Silah-Hedef Ataması (SHA) problemi kritik bir öneme sahiptir. Bu problemde, silahların hedeflere atanması, hedeflere karşı beklenen hayatta kalma oranını en aza indirmek için yapılmalıdır. Bu çalışmada, atamaların tek seferde yapıldığı Statik Silah-Hedef Ataması (SSHA) senaryosu ele alınmaktadır. SSHA problemin NP-tam problem sınıfına ait bir problemdir ve bu neden tam çözüm yöntemlerinin bu probleme uygulanması problemin boyutu arttıkça zorlaşmaktadır. Bu sorunun üstesinden gelmek için çoklu başlatma stratejisi entegre edilmiş Geç Kabul Eden Tepe Tırmanma (GKTT) algoritması yeni bir yöntem olarak önerilmektedir. Farklı boyutlara sahip problem örnekleri üzerinde yapılan deneysel çalışmalarda, Çoklu Başlatmalı Geç Kabul Eden Tepe Tırmanma (ÇBGKTT) algoritması ile GKTT algoritması arasındaki performans karşılaştırmaları yapılmıştır. Sonuçlar, ÇBGKTT algoritmasının büyük problemler için geleneksel GKTT algoritmasına kıyasla daha kaliteli çözümler ve daha yüksek güvenilirlik sağladığını kanıtlamaktadır.
  • Öğe
    Safranbolu’nun unesco sürecinin basın gözü ile değerlendirilmesi: müze kent safranbolu gazetesi (1996-2023)
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Yilmaz, Kadir; Deniz, Taşkın
    Safranbolu, Karadeniz Bölgesi Batı Karadeniz Bölümü’nde Karabük iline bağlı, nüfus bakımından Karabük ilinin en fazla nüfusa sahip ilçesidir. İlçenin doğal güzellikleri yanında somut kültürel mirasları da Türkiye için ve de tüm dünya için önemli bir yer teşkil etmektedir. Safranbolu, 1994 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne eklenmiştir. Bu yıldan itibaren kente ilişkin tüm bilgiler basın ve medyada geniş yer almaya başlamıştır. Bu durum kentin tanınması ve miras alan yönetimi açısından daha sürdürülebilir bir yönetişim anlayışının oluşmasına yol açmıştır. Safranbolu’nun UNESCO sürecini öncesi ve sonrasında takip eden ve gelişmeler konusunda halkı bilgilendiren en önemli araçlardan biri de Müze Kent Safranbolu Gazetesi olmuştur. Araştırmanın konusunu 1996 yılında yayınlanmaya başlayan Müze Kent Safranbolu Gazetesi’nin Safranbolu’nun UNESCO sürecini basın gözüyle takip edişi ve bu süreçte sağladığı katkılarının derlenerek okuyuculara önemli bir doküman olarak sunulmasıdır. Bu kapsamda zengin kültürel mirasa sahip olan Safranbolu ilçesinin adım adım nasıl ilerleme gösterdiğini, en ufak detayların bu gelişime nasıl katkı sağladığını ve de basının bu süreçte ne kadar etkili olduğunu okurlara ulaştırmak da bu çalışmanın önemli kazanımlarından biri olacaktır. Nitel araştırma yaklaşımı kapsamında saha araştırması yöntemi tercih edilmiştir. Saha araştırması yöntemi kapsamında doküman incelemesi, grup görüşme (mülakat) veri toplama teknikleri kullanılmıştır. Elde edilen bulgular kronolojik sıralama ile derlenerek okuyucuya sunulmuştur. Araştırma sonucunda Müze Kent Safranbolu Gazetesi’nin UNESCO’ya kabul ediliş ve sonrasında oluşan önemli gelişmelerin daha önce çalışması yapılmadığı ve bu çalışmanın ehemmiyetinin arttığı kanısına varılmıştır.
  • Öğe
    Jeopolitik riskin firmalarin nakit tutma politikalari üzerindeki etkisi
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Gürbüz, Hidayet Zahid; Kayadibi, Saim
    Bu çalışma, jeopolitik risklerin firmaların nakit tutma politikaları üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlamaktadır. Küreselleşen dünyada artan jeopolitik belirsizlikler, firmaların stratejik finansal kararlarını yeniden şekillendirmelerine neden olmaktadır. Özellikle, jeopolitik risklerin firmaların nakit rezervlerini yönetme biçimlerine nasıl yansıdığı, literatürde giderek daha fazla ilgi görmektedir. Çalışmada, firmaların jeopolitik risklere karşı sergiledikleri finansal tepkinin, risk algısına, faaliyet gösterdikleri sektörlere, büyüklüklerine ve uluslararası faaliyet düzeylerine bağlı olarak farklılık gösterebileceği öne sürülmektedir. Çalışma kapsamında, 1990-2022 yılları arasında 42 ülkede faaliyet gösteren firmaların finansal verileri kullanılarak, jeopolitik risklerin firmaların nakit tutma oranları üzerindeki etkisi ekonometrik analiz yöntemleriyle analiz edilmiştir. Araştırmada, Jeopolitik Risk Endeksi (Geopolitical Risk Index, GPRI) ve firmaların nakit tutma oranları arasındaki ilişki, panel veri analizi yöntemleriyle incelenmiştir. Bulgular, artan jeopolitik risklerin firmaların nakit tutma eğilimlerini güçlendirdiğini ve bu eğilimin özellikle belirsizlik seviyesinin yüksek olduğu dönemlerde daha belirgin hale geldiğini göstermektedir. Ayrıca, sektör bazında yapılan analizler, sağlık ve telekomünikasyon sektörlerinin jeopolitik risklere karşı daha hassas olduğunu ortaya koymuştur. Bu çalışma, firmaların jeopolitik risk ortamında nakit yönetimi stratejilerine ilişkin önemli kavrayışlar sunmakta ve politika yapıcılar ile yöneticilere belirsizlik ortamında finansal istikrarın sağlanmasına yönelik yol gösterici öneriler sunmaktadır. Tez, finansal literatüre katkı sağlamanın yanı sıra, jeopolitik risklerin ekonomik etkilerini anlamak isteyen araştırmacılar için de değerli bir kaynak niteliğindedir.
  • Öğe
    Cbs destekli bulanik analitik hiyerarşi süreci ile karaca (capreolus capreolus) habitat uygunluğunun karabük büyükdüz ormanlarinda belirlenmesi
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Gürsoy, Oğulcan; Güngöroğlu, Cumhur
    Bu çalışmada, karaca (Capreolus capreolus Linnaeus, 1758, Gray, 1821)’ın CBS destekli bulanık analitik hiyerarşi süreci ile habitat uygunluğunun tespitine yönelik çalışmalar ile araştırma sahasında yaşam alanlarının korunması, geliştirilmesi ve kullanımını dikkate alan planlama ve yönetim faaliyetleri için önemli bilgiler ortaya konulmaktadır. Habitat uygunluğu yaban hayvanlarının habitat durumlarını ve potansiyel mekânsal yayılış alanlarını tespit edebilmek için yararlı bir araç olarak kullanılmaktadır. Habitat uygunluk analizi modellerinde ihtiyaç duyulan coğrafi referanslı ekolojik verilerin üretilmesi ve diğer verilerle entegre edilerek modellerin çalıştırılması ve analiz sonuçlarının sunulmasında CBS çok önemli araçlar sunmaktadır. Bu çalışmada Karabük Orman İşletme Müdürlüğü Büyükdüz Orman İşletme Şefliği sınırları içerisinde kalan ve yüksek bir oranda ormanla kaplı alanlarda yürütülmüştür. Araştırma farklı envanter teknikleri kullanılarak tespit edilen karaca (Capreolus capreolus)’un sahadaki farklı habitat uygunluk sınıflarının çok kriterli karar verme tekniklerinden biri olan bulanık analitik hiyerarşi süreci (BAHP) ile belirlenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmanın önceki çalışmalar bölümünde genel envanter teknikleri, karacanın taksonomisi, biyolojisi, morfolojisi, yayılış istekleri, birey ve popülasyon düzeyi davranışları, su ihtiyacı, beslenme – habitat ilişkileri, vejetasyon ve topografyaya dayalı habitat tercihlerinin mini bir literatür derlemesine değinilmiştir. Materyal ve metot bölümünde saha ile ilgili arazi kullanımı, ekolojik faktörler, kullanılan envanter ve CBS teknikleri, Bulanık Analitik Hiyerarşi Sürecinin (BAHP)’nin habitat uygunluğunda kullanılmasına dair altlıklara değinilmiştir. Bulgular kısmında sınıflandırılan ekolojik faktörler, envanter sonuçları, karacanın habitat uygunluğunda kullanılan kriter (orman meşcere özellikleri, envanter, iklim, topografya, su alanları)’lere bağlı alt kriterlerin bulanık ağırlık habitat uygunluk değerleri (BAHUD)’nin sınıflandırma sonuçları, kriterlere bağlı habitat uygunluk sınıflandırması ile orman amenajmanı fonksiyonel planlamaya ait işletme sınıflarının habitat uygunluk sınıflarına saha dağılımları ve meşcere kompozisyon tipleri ile yükseltiye bağlı habitat uygunluk sınıflarının değerlendirmelerine yer verilmiştir. Sahada habitat uygunluğunun yüksek sınıfı %44,74’le en geniş alan büyüklüğüne sahip olarak tespit edilmiştir. Çok yüksek habitat uygunluğu sınıfı ise sahanın %40,51’ini kapsamaktadır. Bu iki sınıfın saha büyüklüğünün toplamı araştırma sahasının %85,26’sidir. Habitat uygunluğunun bu derece yüksek çıkmasında araştırma sahasında yerleşimler ve köy yolu gibi kısıtlayıcı faktörler ile bunlara ait etkilerin bulunmaması, sahanın çok yüksek miktarda ibreli yapraklı karışık ormanlara sahip olması, iklim ve topografik olarak dağlık bölgenin geniş bir alana sahip olması gösterilebilir. Araştırma sonuçlarına göre odun üretimini amaçlayan orman işletme sınıflarının çok yüksek habitat uygunluğu sınıfındaki saha dağılımı %25,23 ve çok yüksek habitat uygunluk sınıfında da %62,27’dir. Yine aynı şekilde odun üretimini amaçlayan işletme sınıflarının yüksek habitat uygunluğu sınıfı saha genelinin %28,69’u ve yüksek habitat uygunluk sınıfının %64,14’üdür. Fonksiyonel planlama esaslarıyla daha önceden tespit edilmiş odun üretimini amaçlayan işletme sınıflarının yüksek habitat uygunluğu sınıflarını kaplama oranı %53,93’dür. Buna karşılık ekolojik fonksiyona sahip orman alanlarında bu oran %29,66’dır. Anlaşılacağı üzere orman işletmeciliğine bağlı faaliyetler sahada karacanın tercih edeceği alanlar üzerinde bir baskı olarak yer almaktadır. Çalışmada CBS destekli habitat uygunluğunun BAHP ile belirlenmesinde kullanılan kriter ve alt kriterlerle ortaya çıkan belirsizliklerin mekânsal dağılımının giderilebildiği anlaşılmıştır. Bunun avantajı farklı koruma ve kullanma amaçlarına sahip ormancılık ve diğer arazi kullanım uygulamalarının hangi alt kriter(ler) üzerinde etkili olabileceğinin mekânsal olarak karar verilebilmesinde yer almaktadır. Bunun üzerine bazı değerlendirmelere tartışma, sonuç ve öneriler kısmında karacanın habitat isteklerine bağlı olarak verilmiştir. Bunlara karşı BAHP ve CBS destekli bir habitat uygunluk değerlendirmesinde tür ve habitat bilgisi, bulanık mantık ile CBS uzmanlıklarının yeterli düzeyde olması gerektiği ve bu uzmanlıkların yeterince entegre edilememesi durumunda habitat uygunluğunun mekânsal ortaya konulmasında yanlış veya eksik verilere ve bunların ışığında da uygun olmayan tedbirlere karar verilebileceği anlaşılmıştır.
  • Öğe
    Nigehbân cemiyet-i askeriyesi
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Ilica, Serdar Şakir; Türkkan, Hakan
    I. Dünya Savaşının ardından Mondros Mütarekesi sonrasında kurulan Nigehbân Cemiyet-i Askeriyesi birçok eserde geçmesine rağmen, bu çalışmada cemiyetin oluşum gerekçelerinin anlaşılması, gerçekleştirdiği faaliyetlerinin toplu bir bakış açısıyla analiz edilmesi ve milli mücadeleye yönelik pozisyonunun anlaşılması amaçlanmıştır. Çalışmada sistematik inceleme metoduyla literatürdeki ilgili eserler, hatıratlar, gazeteler, dergiler ve konuyla ilgili çeşitli belgeler derinlemesine incelenmiştir. Çalışmada ele alınan hususlar her bir döneme uygun şekilde, konularına göre gruplama yapılarak gerçekleştirilmiş ve incelenmiştir. İlk bölümde; I. Dünya Savaşı ve Mondros Mütarekesi sonrası bilinen temel olaylar, İkinci bölümde; Mütareke döneminde kurulan cemiyetler, Üçüncü bölümde ise Nigehbân Cemiyet-i Askeriyesi ve cemiyete yönelik bilgiler incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Bu kapsamda, Nigehbân Cemiyet-i Askeriyesi’nin kuruluş aşaması, İstanbul’daki faaliyetleri, Anadolu’da Millî Mücadele karşıtı tutumları ve Nigehbân Cemiyet-i Askeriyesi’nin diğer zararlı cemiyetlerle olan ilişkileri ele alınmıştır. Ayrıca Cemiyetin devamı niteliğinde faaliyet gösteren Kızıl Hançerciler Örgütü ve gerçekleştirdiği eylemler de bir araya getirilerek yorumlanmış ve değerlendirilmiştir.
  • Öğe
    Former colonial powers and armed conflict in africa
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Nduwimana, Aisha; Ahsan, Seraj
    Bu çalışma, sömürgeci güçlerin Afrika'daki çatışmalara katkısını incelemeyi amaçlamıştır. Birçok Afrika ülkesi, kırılgan geçişler, bağımsızlık mücadeleleri, bağımsızlık sonrası çatışmalar ve devlet inşa süreçleri nedeniyle çeşitli çatışma biçimleri yaşamış ve bu da sonraki çatışmalara temel teşkil eden çözülmemiş sorunlar bırakmıştır. Buna ek olarak, küresel çevre hızla değişmekte, eski çatışma kaynaklarına yenilerini eklemekte ve çatışmanın yol açtığı hasarı artırmaktadır. Çatışmalar yerinden edilmelere neden olmakta ve insanları eğitim, sağlık ve istihdam fırsatlarından mahrum bırakmaktadır. Altyapı genellikle zarar görmekte ya da tahrip olmaktadır. Afrika'da yaşanan çatışmalar, Afrikalı sömürgeci güçlerin dış çıkarlarıyla bağlantılı olmuştur. Çoğu sömürgeci güç, eski sömürgelerinde siyasi ve ekonomik hedeflerine ulaşmak için anlaşmazlık yaratmak amacıyla izolasyonist yaklaşımlar ve taktikler kullanmıştır. Bu değerlendirmenin kişisel görüşlerden ziyade tarihsel kanıtlara dayandığını belirtmek önemlidir. Tarihçiler tarfından, Afrika'nın savaşan ulusları arasındaki köklü bölünmeyi çözmenin, tarihsel yörüngelerini gözden geçirmeyi gerektireceğini söylenmiştir. Uzmanlara göre Afrika'daki siyasi istikrarsızlık temelde çatışma halindeki devletlerin sömürgeci geçmişlerinden kaynaklanmaktadır. Sömürgeci güçlerin Afrika'daki iç silahlı çatışmaların çözümüne müdahalesinin etkinliği temel bir sorudur. Silahlı çatışmaların yol açtığı büyük güvensizlik göz önüne alındığında, silahlı çatışmalar nedeniyle bozulan devlet içi ilişkileri normalleştirip normalleştiremediklerini düşünmek önemlidir. Bu bakış, Afrika'daki çatışma çözümü çabalarının, genellikle eski sömürgeci ülkelerden gelen dış baskılar nedeniyle kalıcı barışla sonuçlanmadığı argümanıyla desteklenmektedir.
  • Öğe
    Sağlik çalişanlarinin mobbinge uğrama durumlari ile çatişma eylem stilleri arasindaki ilişki
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Eserler, Merve; Sevinç, Nergiz
    Bu çalışma, Karabük İli’nde sağlık alanında hizmet veren sağlık çalışanlarının mobbing davranışlarına maruz kalma durumları ile çatışma eylem stilleri arasında bir ilişki olup olmadığını incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma, 15.05.2023-15.08.2023 tarihleri arasında Karabük İli’nde hekim, hemşire ve diğer sağlık personeli (tıbbi sekreter, teknisyen, laborant, temizlik personeli, fizyoterapist) aktif olarak çalışan ve çalışmayı kabul eden 225 sağlık çalışanı oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında Demografik Bilgiler Anketi, Mobbing Ölçeği ve Çatışma Eylem Stilleri Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 27.0 paket programı kullanılmıştır. Sağlık çalışanlarının, mobbing ölçeği toplam puan ortalaması 82,15±44,10 (Min: 38; Max: 264) olarak belirlenmiştir. Sağlık çalışanlarının, mobbing ölçeği alt boyutlarından en yüksek puanı iş arkadaşları ile ilişkiler alt boyutundan aldıkları gözlenmiştir (38.99±22.62 (Min: 17; Max: 118)). Sağlık çalışanlarının, Çatışma Eylem Stilleri Ölçeği alt boyutlarından en yüksek puanı kolaylaştırıcı yaklaşımdan aldıkları tespit edilmiştir (25.24±4.94 (Min: 7; Max: 35)). Sağlık çalışanlarının mobbinge uğrama durumları ile medeni durum, meslek, çalıştıkları kurum, haftalık çalışma saati, şu an çalıştıkları klinikten memnun olma durumu, sigara içme durumu, kullandıkları ilaç durumları arasında anlamlı fark olduğu saptanmıştır. Sağlık çalışanlarının çatışma eylem stilleri ile cinsiyet, eğitim, meslek, çalıştıkları kurum, haftalık çalışma saati, şu an çalıştıkları klinikten memnun olma durumu, kronik hastalıkları arasında anlamlı fark tespit edilmiştir. Sağlık çalışanlarının mobbing ölçeği ile çatışma eylem stilleri ölçeğinin kaçınmacı (r=-0.182), zorlayıcı (r=-0.210), kolaylaştırıcı (r=-0.270), uzlaştırmacı (r=-0.258) ve karşı koyucu (r=-0.260) alt boyutları puanları arasında negatif yönde zayıf düzeyde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Sağlık çalışanlarının mobbinge uğrama durumları ile çatışma eylem stilleri arasında anlamlı ilişki bulunmuştur.
  • Öğe
    الإرادة الإلهية بين المعتزلة والأشاعرة "الزمخشري والشهرستاني أنموذجاً" دراسة مقارنة
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Taha, Saman Mama Taha; Yildiz, Mustafa
    “Mu‘tezile ve Ehli Sünnete Göre İlahi İrade Zamehşeri ve Şehristani Örneği” başlıklı bu tez, Cenab-ı Hakk'ın sıfatlarından biri olan iradeyi ele almayı amaçlamaktadır. Tez irade sıfatı ve onunla bağlantılı kaza, kader, hayır, şer kulların fiilleri, ilahi iradenin mutlak veya mukayyet olması gibi konularda Mu'tezile ve Eş'arîler arasında meydana gelen ihtilafları ele alacaktır. Tezde aynı zamanda antik ve modern zamanlarda iradenin, emir, rıza, sevgi, ilim ve kudret ile olan ilişkisi hakkındaki tartışmalar da ele alınacaktır. Tezime, konuyla ilgili temel kavramların ele alındığı bir girişle başladım. Çalışmayı genel hatlarıyla altı bölüme ayırdım ve şu şekilde düzenledim: Birinci Bölüm : Bu bölümde tezle ilgili tanımlar ve giriş konularını ele aldım. İrade kavramının anlamına odaklandım ve iradenin Mutezile ve Eşariler'deki kullanımlarını inceledim. Ayrıca kelamcılar, filozoflar ve tasavvufçuların irade anlayışlarını ve iradenin türlerini detaylandırdım. Bölümün bir kısmını, Mutezile ve Eşari mezheplerine ve bu iki mezhebin önde gelen temsilcilerine ayırdım. İkinci Bölüm : Bu bölümde Zemahşeri'nin kelam ilmini anlatımındaki Mutezili yöntemi üzerinde durdum. Zemahşeri'nin hayatını, yaşadığı dönemdeki ilmi, siyasi ve ekonomik durumlar ışığında ele aldım. Adı, soyu, doğumu, ölümü, hocaları, eserleri gibi konulara değindim.. Daha sonra Zemahşeri'nin ilahiyat, nübüvvet ve sem'iyyat alanlarındaki yöntemine değindim. Üçüncü Bölüm : Bu bölümde, Zemahşeri’nin ilahi irade sıfatıyla ilgili akli ve nakli delilleri, Mu'tezile’de ilahi iradenin yeri, Mu'tezile’nin Allah’ın iradesine dair delilleri ve ilahi iradenin yaratılış ile olan ilişkisi ele alınmıştır. Dördüncü Bölüm : Bu bölümde, Zemahşeri’nin Mu'tezile çerçevesinde ilahi irade konusundaki anlayışı detaylı şekilde tartışılmıştır. Beşinci Bölüm : Bu bölümde, Şehristani’nin Eş’ari yöntemine odaklanılmış, onun kişisel ve bilimsel hayatı ele alınmış ve yaşadığı dönemin siyasi, ekonomik ve ilmi durumu incelenmiştir. Şehristani’nin adı, soyu, doğumu, ölümü, hocaları, öğrencileri ve eserleri hakkında bilgi verilmiş; uluhiyet, nübüvvet ve sem’iyyat konularındaki görüşlerini açıklama yöntemi ve Eş’ariliğin temel fikri ile Mu'tezile ile olan köklü çatışması, özellikle de ilahi irade sıfatı bağlamında tartışılmıştır. Eş’arilere göre Allah’ın gerçek anlamda bir irade sahibi olduğu, iradenin ezeli olduğu ve tüm varlıkları kapsadığı vurgulanmıştır. Altıncı Bölüm : Bu bölüm, Zemahşeri’nin ilahi irade konusundaki akli ve nakli yöntemi ile Şehristani’nin bu konudaki akli ve nakli yöntemi ele alınmıştır. Zemahşeri ve Şehristani’nin kendi ekollerine göre ilahi irade konusundaki görüşleri karşılaştırılmış ve bu iki düşünürün fikirleri arasında bir değerlendirme ve tercih yapılmıştır. Tez, araştırmacının sonuçları ve önerileri maddeler halinde sunduğu bir bölümle sona ermektedir. Örneğin, iradenin şer’i ve kevni olarak ayrılmasına dair Kur'an ve Sünnet’te herhangi bir delilin bulunmadığı, bu ayrımın alimlerin metinlere dair yaptıkları incelemelerden ve yorumlarından kaynaklandığı belirtilmiştir. Mu'tezile ve Eş’ariler, iradenin sevgi ve rızayı gerektirdiğini savunurken, Ehl-i Sünnet alimleri, şer’i iradenin sevgi ve rızayı, kevni iradenin ise gerçekleşmeyi gerektirdiği görüşündedir.
  • Öğe
    İş tatmini ve işe bağlılığın işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisinin incelenmesi: safranbolu belediyesi örneği
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Erdoğan, Fatma; Biçer, Can
    Çalışanların iş tatmini, işe bağlılığını ve işten ayrılma niyetini incelemek üzere Safranbolu Belediyesi çalışanları üzerinde bir alan çalışması gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın yapıldığı dönemde toplam 383 kişinin belediyede çalıştığı tespit edilmiştir. Ancak cevap alabilme oranı, maliyet, zamanın kısıtlı olması, bazı çalışanların izinli ve bazı çalışanların da vardiya sistemine göre çalışması gibi nedenlerden dolayı örneklemeye başvurulmuştur. Bu çerçevede kolayda örnekleme yöntemi ile veriler toplanmıştır. Anket tekniğinin kullanıldığı çalışmada toplam 289 çalışandan veri toplanmıştır. Çalışmada belediye çalışanlarının işe bağlılık düzeyleri orta düzeyde çıksa da işlerinden tatmin oldukları görülmüştür. Buna bağlı olarak işten ayrılmayı çoğunlukla düşünmedikleri tespit edilmiştir. Çalışmaya katılan belediye çalışanlarının demografik özelliklerine göre iş tatminleri, işe bağlılıkları ve işten ayrılma niyetlerinin farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir. Bu çerçevede hem kadın hem de erkeklerin iş tatmini ve işe bağlılık düzeyleri ile işten ayrılma niyetlerinin birbirine yakın olduğu görülmüştür. Bununla birlikte evli ve bekârların iş tatmini ve işe bağlılık düzeyleri ile işten ayrılma niyetlerinin birbirine yakın olduğu belirlenmiştir. Yaş grupları açısından Safranbolu Belediyesi’nde çalışan personelin iş tatmini, işe bağlılık ve işten ayrılma niyetleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Çalışanların eğitim durumuna göre iş tatmini düzeyleri ve işten ayrılma niyetleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Buna karşın iş bağlılık düzeyleri arasında anlamlı bir farklılığın olduğu ve lise mezunu olan kişilerin, ön lisans mezunu kişilerden daha fazla işlerine bağlı oldukları tespit edilmiştir. Safranbolu Belediyesi çalışanlarının iş tatmini düzeyleri ve işten ayrılma niyetleri deneyim süreleri açısından anlamlı bir farklılık göstermemiştir. Ancak 1-9 yıllık çalışanların, 1 yıldan az ile 10 yıl ve üzerindeki çalışanlardan daha fazla işlerine bağlı oldukları belirlenmiştir. Belediyede çalışan kişilerin görevleri açısından ise iş tatmini, işe bağlılık ve işten ayrılma niyetleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Araştırmaya katılan çalışanların iş tatminleri ile işe bağlılık düzeyleri arasında pozitif ilişki bulunmuştur. Bununla birlikte iş tatmini ve işe bağlılık ile işten ayrılma niyeti arasında ise negatif ilişki olduğu tespit edilmiştir. Bu çerçevede; iş tatmini işe bağlılığı pozitif yönde etkilerken; iş tatmini ve işe bağlılığın işten ayrılma niyetini negatif yönde etkilediği belirlenmiştir.
  • Öğe
    Bağımsız denetim şirketlerinin bağimsiz denetim ücreti ve bağimsizlik ilişkisi
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Öz, Yasemin; Vargün, Hakan
    Tarihsel süreç içerisinde geçmişten günümüze insan hayatında birçok gelişme meydana gelmiştir. Avcılık ve toplayıcılık ile uğraşan ilk insanlar, yerleşik hayata geçenler ve 21. yüzyıldaki teknoloji kuşağı bunun en güzel göstergeleridir. Yaşanan bu gelişmeler günümüzde ise ülkeler arasındaki sınırların aşılmasını sağlayarak ticareti de uluslararası bir boyuta taşımıştır. Farklı sektörlerde faaliyette bulunan işletmeler; ortaklar, çalışanlar, müşteriler gibi kendisini doğrudan ve dolaylı olarak oluşturan paydaşlarıyla bir bütün olup, bütünlükten beklenen kurumsallığın tesisidir. Bunun içeriğini ise satılan ürünlerde ve sunulan hizmetlerde kalite, çalışan ve müşteri memnuniyetinin yanı sıra finansal tablolardaki doğruluk ve kalite gibi özellikler oluşturmaktadır. Finansal tablolar üzerinde gerçekleştirilecek bir denetim, söz konusu tablolardaki hata ve yanlışları ortaya çıkararak tabloların kalitesini ve güvenirliliğini sağlayacaktır. Ayrıca işletmelerin içinde bulundukları durumun fotoğrafının çekilmesi ve gelecekle ilgili projeksiyonları kaliteli ve doğru finansal tablolar aracılığıyla gerçekleştirilecektir. Bahsi geçen finansal tablolar alanında söz sahibi yetkin firmalar eliyle hazırlanmaktadır. Türkiye’de bağımsız denetim denildiğinde dört büyükler olarak ifade edilen; KPMG, Deloitte, E&Y ve PWC ilk akla gelen şirketlerdir. Adı geçen şirketler ile diğer bağımsız denetim kuruluşları firmalar üzerinde gerçekleştirmiş oldukları denetim faaliyeti neticesinde bir denetim ücreti elde etmektedir. Tahsil edilen denetim ücretinin bağımsız denetim kuruluşlarının bağımsızlığına olan etkisi yani bu iki durum arasındaki ilişkinin analizi dikkatle incelenmesi gerekli bir konudur.
  • Öğe
    القواعد الأصولية عند الحنفية وأثرها في التطبيقات الفقهية المعاصرة (شرح مجمع البحرين لابن ملك نموذجاً)
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Alkarawi, Noaman Husseın Alı; Dershwi, Khaled
    Hanefi mezhebinde usulî kaidelerin yeri ve yine mezhepte bunların uygulama ve temellendirme açısından nasıl ele alındığı konusu çalışılmayı hak eden konulardan biridir. Buradan hareketle bu çalışma usulî kaidelerin doğuşu, gelişimi ve belirli bir metot üzerinden şer’î amelî hükümlere ulaşmak için fakihlerin bunları kullanma biçimi ele alınmıştır. Çalışmanın konusunun Hanefi mezhebinin önemli kitaplarından olan Mecme’ü’l-Bahreyn adlı eserin şerhlerinden biri olan, Leknevî’nin hakkında “O, ilimlerin çoğunu yeteri kadar ezberlemesiyle ünlü ve ilimlerin zor alanlarında en seçkin kişilerden biriydi ve hem avam tabakasında hem de üst tabakalar arasında tam bir kabul görmüştü” dediği el-Kirmanî’ye ait kitap üzerinden olmasını tercih ettik. Bu çalışmanın en önemli hedefleri usulî kaidelerin mahiyetini beyan etmek, özellikle Hanefi alimler ve Kirmanî’ye göre doğuş ve gelişimine ışık tutmak, yine onun şerhinde kullandığı kaidelerin lafızları üzerinden usulî kaideleri ele almadaki ve usulî kaidelerle istidlal şekli ile bunları furu’ fıkha tatbik yöntemini çıkarmaya çalışmaktır. Bundan sonra da müsteceddat üzerindeki etkisini görebilmek adına bu şerhten elde edilen usulî kaidelerin bazı güncel meselelere uygulanması amaçlanmaktadır. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için birden çok metot kullanılmıştır. Bunların en önemlileri; Kirmanî’nin eserinden usulî kaideleri bulup çıkararak bir araya getirmek için kullanılan tümevarım metodu ve Kirmanî’nin metodunu ortaya koyabilmek için elde edilen bu kaidelerin tahlil ve analiz edilmesinde kullanılan analiz metodudur. Çalışmanın vardığı en önemli sonuçlardan bazıları şunlardır: Hanefi usulünde kaidelerin oluşturulmasında katkısı olan alimler arasında ön plana çıkanlar Kerhî, Cessas, Debûsî, Serahsî ve Pezdevîdir. Kirmanî, özellikle Mecme’ü’l-Bahreyn’e yaptığı şerhte usulî kaidelere özen ve itina gösteren bir alimdir. Bu özelliği eserinde kaideye ve onunla bağlantılı olan hükümlere yaptığı atıflarda ve bunların peşinden gelen fıkhi meselelere yaptığı beyanlarda ortaya çıkmaktadır. Bu meselelerin sunuşunda farklı üsluplar kullanmış ve bu da onun ilminin genişliği ve anlayışının dakikliğini ortaya koymuştur.
  • Öğe
    المنهج الأصولي للإمام قاسم بن قطلوبغا في كتابه شرح مختصر المنار
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Mohammed, Assim Raheem; Dershwi, Khaled
    Usul yaklaşımlarının çalışılması, müelliflerin metotlarını ve yazım farklılıklarını bize gösteren en önemli konulardan biridir. Çünkü insanlar, şer’i metinleri anlama ve bunların detaylı delillerinden hüküm çıkarma konusunda aynı seviyede olmadıklarından müçtehidi doğru anlayışa ve sahih bir düşünceye ulaştıracak isabetli yolların üzerinde durmak gerekiyordu. Bu nedenle, kendi döneminin en önde gelen Hanefi alimlerinden biri olan ve eşsiz ilmi kişiliğiyle öne çıkan İmam Kāsım b. Kutluboğa’nın "Muhtasaü’l-Menar Şerhi" adlı kitabını çalışmaya başladık. Bu çalışmanın en önemli hedefleri şunlardır: Kāsım b. Kutluboğa’nın telifte usulî yaklaşımının en belirgin özellik ve göstergelerini, onun metinleri açıklama ve anlama yöntemini açıklamak, onun usulî tercihlerini çıkarıp çağdaşı olan diğer alimlerle karşılaştırma yapmak yoluyla kendisinin kaide ve esasları üzerinde durarak tafsilî delillerden hüküm çıkarmak. Bu hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için istikra ve betimleyici bir arada toplayan ilmî bir metot kullandık. Bu, kitabındaki usul yöntemi ve usulî tercihlerinin bir araya getirilmesi için kullanılmıştır. Elde edilen bu verilen tahlili için analitik yöntemden istifade edilmiş olup bir de bu usulî tercihlerinin kendisi dışındaki alimlerin görüşleriyle karşılaştırma yapabilmek için karşılaştırmalı yöntem de kullanılmıştır. Çalışma bazı sonuçlara ulaşmış olup en önemlilerinden bazıları şu şekilde ifade edilebilir: Kāsım b. Kutluboğa, Hanefi mezhebi çerçevesinde bir usulcü olup, şerhinde Hanefi mezhebinin kaidelerinden sapmamış ve birkaç yer dışında diğer mezheplerden hiç bahsetmemiştir. Dolayısıyla eserinin baskın özelliği Hanefî mezhebiyle sınırlı olmasıdır. Usulî görüşlerinde şeyhlerinin görüş ve tercihlerindeki ekolden sapmamış, bu nedenle Hanefi mezhebinde tercih edilir hale gelmiştir.
  • Öğe
    Kastamonu vilayeti’ne muhacir iskâni (1850-1900)
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Kaya, Selahattin; Sariköse, Barış
    Kırım, Kafkasya ve Rumeli’den Osmanlı Devleti’nin topraklarına yapılan göçleri konu olan genel ölçekli çalışmaların yanı sıra vilayet ve sancaklar özelinde muhacirlerin sevk ve iskân sürecinin ele alındığı çalışmaların sayısında son yıllarda bir artış olduğu görülmektedir. Kastamonu Vilayeti’nin, göç sürecinde muhacirlerin sevk ve iskânında önemi bir role sahip olması ve bölgenin tamamını kapsayan kapsamlı bir çalışmanın eksikliği, bu konuda akademik literatürde önemli bir boşluğa yol açtığı düünülmektedir. Vilayetin sahip olduğu Kastamonu, Bolu, Sinop ve Çankırı sancaklarına muhacirlerin sevk ve iskân süreçleri 1850-1900 yıllarını kapsayacak şekilde detaylı olarak incelenerek bu alandaki eksiklik giderilmeye çalışılmıştır. Çalışmada Kastamonu Vilayeti’ne muhacirlerin göç ve iskân süreçleri ele alınmıştır. Muhacirlerin nerelerden Kastamonu’ya geldikleri, hane ve nüfus bilgileri, hangi sancak, kaza ve köyde iskân edildikleri, muhacirlere devlet ve yerli halk tarafından yapılan yardımların neler olduğu, sevk ve iskân sürecinde ne gibi sorunlarla karşılaşıldığı ve bunların çözümünde hangi yollara başvurulduğu incelenmiştir. Bunun yanı sıra muhacirlerin iskânlarından sonra yeleştirildikleri bölgelerdeki yerli halk ile ilişkilerinin nasıl olduğu, muhacirlerle-yerli halk arasında yaşanan sorunlar ve bu sorunların çözümünde hangi yollara başvurulduğu, muhacirlerin yaşadıkları sıkıntılardan dolayı karıştıkları adli vakalar arşiv belgeleri çerçevesinde detaylı bir şekilde değerlendirilmiştir.
  • Öğe
    İş tatmini ve işe bağlılığın işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisinin incelenmesi: safranbolu belediyesi örneği
    (Karabük Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Erdoğan, Fatma; Biçer, Can
    Çalışanların iş tatmini, işe bağlılığını ve işten ayrılma niyetini incelemek üzere Safranbolu Belediyesi çalışanları üzerinde bir alan çalışması gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın yapıldığı dönemde toplam 383 kişinin belediyede çalıştığı tespit edilmiştir. Ancak cevap alabilme oranı, maliyet, zamanın kısıtlı olması, bazı çalışanların izinli ve bazı çalışanların da vardiya sistemine göre çalışması gibi nedenlerden dolayı örneklemeye başvurulmuştur. Bu çerçevede kolayda örnekleme yöntemi ile veriler toplanmıştır. Anket tekniğinin kullanıldığı çalışmada toplam 289 çalışandan veri toplanmıştır. Çalışmada belediye çalışanlarının işe bağlılık düzeyleri orta düzeyde çıksa da işlerinden tatmin oldukları görülmüştür. Buna bağlı olarak işten ayrılmayı çoğunlukla düşünmedikleri tespit edilmiştir. Çalışmaya katılan belediye çalışanlarının demografik özelliklerine göre iş tatminleri, işe bağlılıkları ve işten ayrılma niyetlerinin farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir. Bu çerçevede hem kadın hem de erkeklerin iş tatmini ve işe bağlılık düzeyleri ile işten ayrılma niyetlerinin birbirine yakın olduğu görülmüştür. Bununla birlikte evli ve bekârların iş tatmini ve işe bağlılık düzeyleri ile işten ayrılma niyetlerinin birbirine yakın olduğu belirlenmiştir. Yaş grupları açısından Safranbolu Belediyesi’nde çalışan personelin iş tatmini, işe bağlılık ve işten ayrılma niyetleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Çalışanların eğitim durumuna göre iş tatmini düzeyleri ve işten ayrılma niyetleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Buna karşın iş bağlılık düzeyleri arasında anlamlı bir farklılığın olduğu ve lise mezunu olan kişilerin, ön lisans mezunu kişilerden daha fazla işlerine bağlı oldukları tespit edilmiştir. Safranbolu Belediyesi çalışanlarının iş tatmini düzeyleri ve işten ayrılma niyetleri deneyim süreleri açısından anlamlı bir farklılık göstermemiştir. Ancak 1-9 yıllık çalışanların, 1 yıldan az ile 10 yıl ve üzerindeki çalışanlardan daha fazla işlerine bağlı oldukları belirlenmiştir. Belediyede çalışan kişilerin görevleri açısından ise iş tatmini, işe bağlılık ve işten ayrılma niyetleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Araştırmaya katılan çalışanların iş tatminleri ile işe bağlılık düzeyleri arasında pozitif ilişki bulunmuştur. Bununla birlikte iş tatmini ve işe bağlılık ile işten ayrılma niyeti arasında ise negatif ilişki olduğu tespit edilmiştir. Bu çerçevede; iş tatmini işe bağlılığı pozitif yönde etkilerken; iş tatmini ve işe bağlılığın işten ayrılma niyetini negatif yönde etkilediği belirlenmiştir.